Bir gün sisli sokaklarda yolunuzu kaybetseniz de haykırabilmelisiniz “seni seviyorum” diye ve bilmelisiniz ki sevgisiz yaşanmaz, nefes bile alınamaz. Ve yine bilmelisiniz ki bize hayatı sevdiren ve ona tutunduran sevgilerimizdir.
En derin hıçkırıklarımız arasında sevgi sözcüğünü dilimize tespih yapmadan ne kadar yaşayabiliriz? Ne kadar hıçkırabiliriz? Hangi gönül bahçesi sevgisiz kalabilir ki? Su, hava almadan…
En kuytu köşelerin ardında güneş görünmez ise sevgide görünmezdir. Ama o kuytu köşeler de bir iğne başı kadar bile olsa güneş girecektir, ışığını salacaktır salabildiği kadarıyla…
Seve bilmek hayatı ve insanları en olmaz zamanlarımız da… Ve “seni seviyorum diyebilmektir” hayata ve sevdiklerimize zamanımızın içinde zaman ayırarak.
En galiz küfürleri savursak da arkalarından; yine pişmanım, başımın tacı, tâcidarım diyebilmektir o meçhulde ki sevgiliye bütün gönlünü yere sererek. Ve elini uzatabilmektir “ben buradayım sen nerdesin ey sevgili…?”
Ve şairin dediği gibi;
Gül
gül dedi bülbül güle, bülbüle gül gülmedi gitti;
bülbül
güle, gül
bülbüle yar olmadı gitti.
Gülün derdi
bülbüldendir, bülbüle sor
Ne güldendir ne bülbülden
asıl dert gönüldendir.
Sabahın erken saatinde, gecenin karanlığında, seherin şavkında, mıh gibi çakılmış aklına olan o sevdayı, yine yaşatabilmektir, o çok uzakta olsa da… Yılmadan usanmadan ardı sıra gidebilmektir, “inada da bir murattır” diyip haykırarak.
Hangi gönül usanır sevmekten? Değil. Değil. Usanmak değildir onun adı. Kaçıştır. Hazımsızlıktır. Şımarıklıktır.
Bazen gönül rutubetlenir. Pas tutar. Sevgisizlikten. Değil murada ermek bir zırnık bile koklatmaz, o gönül denen görünmez nesne.
Bazen de kırılır incinir. Hani bende ki eserin sebebi sensin. Gel de gör eserini dercesine… Bir mahzun bakışın ardından bir iki kırk kelime.
Ardından gözlerimizde yağmur bulutları dolanır ve kirpiklerimiz ıslanır. Belki de bir rahmet deryasıdır akan gönülden derine… Hani diyorlar ya: “Hak ile sevmenin var mı vebali?”
Öyleyse sevmek gönülden ilahi bir ibadettir. Karşılıksız ve çıkarsız olan…
Nihayeti bir masaldır bu beden, bir varmış bir yokmuş misali. Baki kalan sevgidir ölmeyecek olan…