Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunda görevli cumhuriyet savcısı Abuzer Furkan Aydoğan’ın hazırladığı iddianameye göre, Irak uyruklu Jamal Balasım Mohammed El-Rubaye isimli şahıs 15 Aralık 2020’de hırsızlık şüphelisi olarak yakalanarak emniyete götürüldü. Şüpheli, emniyetteki işlemleri devam ettiği sırada görevlilere haber vermeden karakoldan ayrıldı. Şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışma başlatan polis ekipleri, 17 Aralık 2020’de Mamak ilçesindeki Abidinpaşa Mahallesi’nde yaptığı yol kontrolünde durumundan şüphelendikleri kağıt toplama amacıyla kullanılan elektrikli bisikleti durdurdu. Sürücü Oday Ammer Abdullah Al Gburı kaçmaya çalıştığı sırada yakalanırken, bisikletin kasasında yapılan aramada 2 kişinin saklandığı, saklanan kişilerden birinin karakoldan kaçan El-Rubaye, diğer kişinin ise El-Rubaye’nin dini nikahlı eşi Esraa Mohamed Khaled Hamed Badawy olduğu belirlendi. Polisi karşısında gören El-Rubaye, üzerindeki iki cep telefonunu parçalayıp kullanılamaz hale getirdi. Polis, ifadelerini almak üzere 3 kişiyi emniyete götürdü. Şüpheliler hakkında yapılan ilk incelemede DEAŞ terör örgütü ile irtibatlı oldukları yönünde bilgilere ulaşıldı. Şüphelilerin üzerinde ve evlerinde yapılan aramada ele geçirilen dijital materyaller ile bir adet fotoğraf makinesine el konuldu. Ayrıca şüphelilerle irtibatlı olduğu tespit edilen Badawy’nin eski dini nikahlı eşi Abdolwahhab Abbaas Al-Ezze de gözaltına alındı.
Flaş bellekten bomba yapımını gösteren görseller çıktı
Şüphelilerin üstünden çıkan flaş bellekte yapılan incelemede, bellek içinde patlayıcı madde yapımı ile ilgili yüzlerce sayfalık PDF dosyaları ile çok sayıda bomba yapımı ile ilgili fotoğrafın yer aldığı görüldü. Ayrıca hazır hale getirilmiş parça tesirli bomba yeleklerine ait fotoğraflar ve örgütsel dokümanların bulunduğu belirlendi.
“Eşimin uygunsuz fotoğrafları olduğundan telefonu kırdım”
Jamal Balasım Mohammed El-Rubaye, ifadesinde 2020’nin mart veya nisan ayında kaçak yollarla Türkiye’ye geldiğini ve Eskişehir’e yerleşerek hurdacılık işiyle uğraşmaya başladığını söyledi. Mayıs ayında Badawy ile tanışarak dini nikahla evlendiğini, bir süre sonra da eşiyle birlikte Ankara’ya geldiklerini ifade eden El-Rubaye, “Burada Eskişehir’den tanıdığım Al Gburı’nin evinde kaldık. Al Gburı, bize bir ev bulmamız gerektiğini söyleyince kendisinden üç tekerlekli motoruyla bizi emlakçıya götürmesini istedim. Emlakçıya giderken polisler tarafından yakalandık. Bizim yakalandığımız sırada üzerimde bulunan cep telefonunda eşimin ve benim uygunsuz fotoğrafları olduğundan telefonu kırdım. Telefonu imha etmeye çalışmamın başka bir sebebi yoktur. Hiçbir şekilde DEAŞ’a katılmadım ve faaliyette bulunmadım” iddialarında bulundu.
Abdolwahhab Abbaas Al-Ezze, 2018’de kaçak yollarla Türkiye’ye geldiğini belirterek, DEAŞ terör örgütü mensuplarıyla tanışıp bu kişiler hakkında bilgi toplamak ve yakalatmak için örgüt üyeleri tarafından kullanıldığını bildiği bir Telegram grubuna katıldığını öne sürdü. Al-Ezze, örgütle bağlantılı şahıs tespit ettiğinde Irak askeri istihbaratta müdür olarak görev yaptığını iddia ettiği dayısına bu kişilerin bilgilerini verdiğini ve bu şekilde şahısların yakalanmasını sağladığını savundu.
“Benimle birlikte Suriye’ye geleceksin, kendimi orada patlatacağım”
Nisan 2019’da gruptaki bir kişiye mesaj atarak evlenmek istediğini söylediğini, bu kişinin de kendisine Badawy’i önerdiğini söyleyen Al-Ezze, “Badawy ile Telegram üzerinden mesajlaşmaya başladık. Bana, ‘Eğer ibadetlerinde iyiysen ve kadına karşı davranışların iyiyse neden olmasın’ dedi. Ayrıca ‘Evlenmek için ikinci bir şart var. Benimle birlikte Suriye’ye geleceksin, ben kendimi orada patlatacağım’ dedi. Ben de ‘Evlenmek isteyen çocuk ister, güzel bir hayat ister. Neden böyle bir şey istesin? Onlar için kendini öldürmeye değmez’ dedim. Onunla dini nikahla evlendim ve bu düşüncesinden vazgeçirdim. Bir müddet sonra aramız bozulunca benden ayrıldı. Onun yanından ayrılırken flaş belleğimi bulamadım, belleği istediğimde görmediğini söyledi” diye konuştu.
“Türkiye’de eylem yapmam için gönderildi”
Al-Ezze, flaş bellekte yer alan dosyalara ilişkin verdiği ifadesinde, “Bomba yapımının anlatıldığı belge, Telegram grubu içerisinde tanıdığım İbrahim isimli bir şahıs tarafından Türkiye’de eylem yapmam için gönderilmişti. Ben bu şahsı Irak istihbaratında görev yapan dayıma bildirmiştim ve yakalatmıştım. Bu belgede geçen bilgileri okumadım. Eylem yapmak gibi bir amacım yoktur. Örgüte ait fotoğrafları da yine aynı Telegram grubundan örgüt hakkında bilgi sahibi olmak için indirdim” dedi.
Esraa Mohamed Khaled Hamed Badawy ise Mısır’da çok sayıda gayrimenkullerinin olduğunu, eşiyle boşanmasının ardından Türkiye’ye yerleşme kararı aldığını söyledi. Telegram’dan tanıştığı bir kişinin yönlendirmesiyle 2019’da Eskişehir’e geldiğini anlatan Badawy, yine aynı kişinin vasıtasıyla tanıştığı iddianamenin sanıklarından Al-Ezze ile dini nikahla evlendiğini, eşinin işsiz olması nedeniyle sık sık kavga etmeye başladıklarını ve bu nedenle ondan ayrıldığını kaydetti. Badawy, eski eşi Al-Ezze’nin kendisi hakkında verdiği ifadeye ilişkin, “Bu söylenenlerin hiçbirini kabul etmiyorum. Onu evden kovduğum için bana iftira atıyor. Şu an Irak’ta, Suriye’de DEAŞ mı kaldı? Ben niçin oraya patlatmak için gideyim? Kendisine böyle bir şart koyduysam neden evlendi? Benim kendimi patlatmak gibi bir planım, hedefim olmadı” şeklinde konuştu.
İddianamenin değerlendirme kısmında, şüphelilerden elde edilen dijital dokümanlar, fotoğraflar ve videoların terör örgütünün talimatlarının şahıslarca birebir uygulandığını gösterdiği belirtilerek, şüphelilerin bombalı bir eylem yapacakları şüphesinin kuvvetli olduğu ifade edildi. Badawy’nin sanıklar Al-Ezze ve El-Rubaye ile DEAŞ terör örgütü mensuplarının yönlendirmesi ile örgütsel evlilik yaptığı belirtilen iddianamede şunlar kaydedildi:
“Al-Ezze’nin beyanı Badawy’nin terör örgütü adına canlı bomba olarak eylem yapacak şekilde örgüte bağlı olduğunu ve örgüt adına her türlü eyleme hazır bir örgüt mensubu olduğunu göstermektedir. Badawy’nin öz geçmişiyle alakalı olarak vermiş olduğu beyanlarda anlaşılacağı üzere kendisinin varlıklı bir aileden geldiği anlaşılmıştır. Şahsın üzerinde de yüklü miktarda para ve döviz bulunmuş ancak bu denli varlıklı bir şahıs kendisinin geçimini sağlamak amacı ile bir elektrikli motor aradığını beyan ederek akla mantığa sığmayan bir savunma yapmıştır. Bu kapsamda Badawy isimli şahsın terör örgütü adına bombalı ve benzeri eylem için diğer şahıslarla birlikte hareket ettiği, üzerinde bulunan para ile yapılacak eylemlerde kullanılacak mühimmatları tedarik edeceği ve edinmeye çalıştığı elektrikli motosiklet ile Ankara iline eylem yapmak amacıyla gelmiş olabileceği değerlendirilmiştir. Badawy’nin terör örgütü içerisinde üst düzey bir örgüt mensubu olduğu, kadın olması ve hamileliğin verdiği avantaj ile eylem öncesi keşif ve malzeme tedarik işlemlerinde dikkat çekmeden hareket ettiği, yapılacak olan eylemin planlayıcısı olduğu değerlendirilmektedir.”
İddianamede, söz konusu 4 kişinin DEAŞ terör örgütünü benimseyerek örgütün görüş ve ideolojisi doğrultusunda hiyerarşik bağlamda hareket ettiği belirtilerek, “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan cezalandırılması talep edildi. Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianame, mahkemece kabul edildi.