Etiket: Yıllık

2023 Yılının İkinci ÇEVKO Vakfı Söyleşisi Gerçekleştirildi İklim Krizine Dair Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler

ÇEVKO Vakfı Söyleşileri, 2023 yılında da devam ediyor. Küresel Isınma Kurultayı Komitesi işbirliğiyle, ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun hazırladığı bu yılki söyleşilerin ikincisi, “İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler” başlığıyla gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Küresel Isınma Kurultayı Komitesi Başkanı Celal Toprak’ın yaptığı, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in de katılımıyla gerçekleşen söyleşiye; P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim ve Medya Direktörü Nesli Kılıçal, Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi – Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu, Bursa Uludağ Üniversitesi İklim Elçisi ve Sürdürülebilir Kampüs Öğrenci Topluluğu Üyesi Simge Çağlar konuşmacı olarak katıldı. 

ÇEVKO Vakfı, ÇEVKO Vakfı Söyleşileri ile iklim krizi konusunu tüm yönleriyle ele alıyor. Küresel Isınma Kurultayı Komitesi işbirliğiyle, ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun hazırladığı bu yılki söyleşilerin ikincisi, “İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler” başlığıyla gerçekleştirildi. Zoom platformu üzerinde düzenlenen söyleşinin moderatörlüğünü, Küresel Isınma Kurultayı Komitesi Başkanı Celal Toprak üstlenirken, söyleşiye ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer ev sahipliği yaptı. 2023 yılındaki “ÇEVKO Vakfı Söyleşileri”nin ikincisinin konuşmacıları ise P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim ve Medya Direktörü Nesli Kılıçal, Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi – Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu, Bursa Uludağ Üniversitesi İklim Elçisi ve Sürdürülebilir Kampüs Öğrenci Topluluğu Üyesi Simge Çağlar oldu. 

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’den Siyasi Partilerin Mutlaka Dikkate Alması Gereken 10 Madde 

Moderatör Celal Toprak, ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’nin önemini vurgulayarak ilk sözü ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’e verdi. 2021 yılında ÇEVKO Vakfı’nın 30’uncu kuruluş yılı çerçevesinde başlatılan ve üçüncü yılına giren söyleşilerin toplumda farkındalığın yükselmesine katkı sağladığını söyleyen Mete İmer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzde genel seçimler var. Bu vesile ile bir sivil toplum kuruluşu olarak siyasal partilere çevre ile ilgili birtakım öneri ve çağrılarda bulunmak istiyorum. Özellikle çevre konusunda kamu otoritesini oluşturacak, siyasal partilerin sivil toplumu dinlemesi, onlarla birlikte çalışması başarı açısından çok önemli. Biz ÇEVKO Vakfı olarak, “Cumhuriyetin 100. Yılında Çevre Politikası Önerisi” hazırladık. Çevre, çok kapsamlı bir alan. Öncelikli konumuz olan İklim Krizi’ne karşı yapılması gerekenleri, ÇEVKO Vakfı olarak uzunca bir zamandır çeşitli vesilelerle ifade ediyoruz. Tüm siyasal partilere bu konunun önemini anımsatmak bakımından, iklim krizi ile mücadele konusunda geliştirdiğimiz 10 maddeden oluşan öneriler paketimizin burada kısaca üzerinden geçmek istiyorum. Biliyorsunuz, iklim krizi ile mücadele kapsamında Paris Anlaşması’nı kabul ederek ülke olarak “2053’te Karbon Nötr Olma Hedefi” belirledik. Birinci önerimiz, BM’ye verdiğimiz ulusal katkı beyanının güncellenerek daha iddialı hale getirilmesi yönündeydi; bu konuda 27. BM Taraflar Konferansı’nda, salım artışından yüzde 21 azaltım olan hedefimiz, artıştan yüzde 41 azaltım olarak güncellendi. Fakat biz bunun, 2053 yılında Karbon Nötr olabilmemiz için mutlak azaltım hedefi haline getirilmesi yönünde çalışılmasını öneriyoruz. İkinci önerimiz, İklim Yasası ve gerekli yasal düzenlemelerin çıkartılması ve bu konuda bir an önce uygulamaya geçilmesi. Bu alanda epeyce hazırlık yapıldığını biliyoruz, biz de bu çalışmalar içinde yer aldık ama zaman kaybetmeden bunların yürürlüğe girmesi çok önemli.  Üçüncüsü; bu yasal düzenlemelerle bağlantılı olarak Emisyon Ticaret Sistemi veya benzeri yöntemler yoluyla artık karbon salımına ülkemizde de bir sınır, bir bedel konulması. Dördüncüsü; enerji üretiminde kömürün kullanımına kademeli olarak azaltılması suretiyle son verilmesine ilişkin bir plan yapılması.  Bu konuda ilgililerden çok fazla ses duyamıyoruz. Tabii ki enerji güvenliğimiz önemli ama bütün dünyanın bu yönde hareket ettiğini düşünerek bu konuda da bir plan yapılmasını öneriyoruz. Beşincisi; ormanların ve diğer karbon yutaklarının çoğaltılması için yine bir plan yapıp uygulamak. Bu konuda da önemli çalışmalar var, sürdürülmesi gerekli. Altıncı olarak binalarda, sanayide ve ulaşımda enerji verimliliğinin artırılması, yenilenebilir enerjiye geçişin daha iddialı hale getirilmesi önemli. Yenilenebilir enerji açısından, kapasite olarak, aslında ülkemiz hidrolik enerjiyi de dikkate alırsak, yüzde 50’yi geçmiş durumda. Bu iyi bir sonuç. Ciddi bir kapasitemiz var fakat ülke potansiyeline uygun olarak bunu daha da ileriye götürebiliriz. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi yanında yeşil hidrojenden de yararlanabiliriz. Bu konudaki yatırımların, çalışmaların devam etmesi önemli. Yedinci olarak enerji sektörü ve sanayiden kaynaklanan salımların yanında ulaşımdan, binalardan, tarımdan ve atıklardan çıkan salımların da azaltılması önemli. Sekizinci önerimiz iklim değişikliğine uyum konusunda bölgesel ölçekli plan ve çalışmaların yapılarak yürürlüğe konulması. Bu konuda da çeşitli illerimizde çalışmalar başladı, ama bu çalışmaların ülke geneline yayılması, benimsenmesi, sahiplenilmesi çok önemli çünkü artık iklim değişikliğinden kurtuluşumuz yok.  İklim değişikliğine uyum sağlayacak önlemleri kesinlikle almamız gerekiyor. Bütün bunları gerçekleştirmek için ciddi bir finansal kaynağa gereksinim var ve belki de en zor kısım bu. Dokuzuncu önerimiz finansal kaynağın kamu, özel sektör, ulusal ve uluslararası fonlardan sağlanması için iş birliğiyle çalışılması. Onuncu ve son olarak da toplumda iklim krizine karşı farkındalığın oluşturulması, alışkanlıkların değişimi için ulusal kampanya başlatılması ve bunun sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz.   İklim krizi riski yüksek Türkiye için belirlediğimiz 10 maddeden oluşan bu önerilerle tekrar çağrıda bulunuyoruz. Kapsamı çok geniş olan “Çevre”nin diğer konuları da önemli. Bu konular, iklim değişikliğinin yanında, atık yönetimi, su kalitesi, hava kalitesi, gürültü, yatay mevzuat, kimyasallar gibi pek çok alt başlıktan oluşuyor. Bu başlıklarda da yapılacak şeyler var. “Atık Yönetimi”, ÇEVKO Vakfı olarak bu alanda uzmanlaşmış bir kuruluş olduğumuz için bizim açımızdan öncelikli, çünkü dünyanın döngüsel ekonomiye geçmekte olduğu günümüzde, bütün dünya atığın çöp değil, değerlendirilmesi gereken bir kaynak olduğunu konuşuyor. Bunun Yeşil Mutabakat ile, AB ile yaptığımız sözleşmelerle yakından ilgisi var.  “Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu”, atıkların kaynağında ayrı toplanıp geri dönüştürülmesi için aslında AB’de 20-30 yıldır uygulanmakta olan bir model.  Bu modeli biz, ülkemizde 2-3 yıl öncesine kadar sistematik olarak 15 yıl uyguladık; fakat daha sonra terk ettik. Siyasal partilere, Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’nun ülkemizde finansal bir model olarak, tüketim sonrası atıkların geri dönüştürülmek üzere kaynağında ayrı toplanması için kullanılabilecek verimli bir yöntem olduğunu hatırlatmak istiyor; bu modelin ülkemizde yeniden tesis edilmesi için çağrıda bulunuyoruz.” 

ÇEVKO Vakfı Söyleşilerine Üniversitelerin ve Gençlerin Katılımı Çok Önemli 

ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’ne üniversitelerin ve gençlerin katılımının önemine vurgu yapan Mete İmer, “Üniversitelerimiz, öğrencilerimiz ve sanayi kuruluşlarımızla birlikte bu söyleşileri yapmaktan dolayı çok mutluyuz.  Sanayisiz bir toplum mümkün değil, ama gençlerimiz sanayi kuruluşlarını da, bilinçli birey ve tüketiciler olarak, çevreyle ilgili konularda her zaman uyarmamız gerektiğini düşünüyor.  Bireyler, tüketiciler olarak taleplerimiz değişirse, sanayi de buna uymak zorunda kalacaktır. Öncü sanayi kuruluşları, sürdürebilirlik ve iklim krizi ile savaşım konusunda çalışmalarına çoktan başladılar ve bu konularda örnek oluyorlar. Diğer ekonomik işletmeler de onları izleyecektir. Ben, hukuk kuralları, yasal düzenlemelerin uygulanması bakımından kamu otoritesini de önemsiyorum. Kısacası gezegenimizi kurtarmak yine bizim elimizde. Bilimsel gelişmelerin ışığında güzel bir gelecek mümkün” şeklinde konuştu.

P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim ve Medya Direktörü Nesli Kılıçal: “NASA İle Ürün Geliştiriyoruz”

“Türkiye’de 10 evden 9’unda varız” diyen P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim ve Medya Direktörü Nesli Kılıçal, kullanıcılarını bu ekosistemin nasıl bir parçası haline getirdiklerini ve onları nasıl birer “İklim Elçisi”ne dönüştürmeye çalıştıklarını anlattı: “Mete Bey’in de söz ettiği üzere 10 maddede de yer alan enerji tasarrufu hakkında bilgi vermek istiyorum. Kullanılan enerjinin yüzde 30’u evlerde tüketiliyor. Bizim de banyo ve mutfaklara yönelik suyla, elektirikle kullanılan ürünlerimiz var. Bu nedenle evde kullanılan enerji bizi çok ilgilendiriyor. P&G olarak her yıl 20 binden fazla araştırma yapan bir şirketiz. Bu araştırmalar sayesinde tüketicilerin kullanım alışkanlıklarını, ürünlere bakış açısını anlamaya çalışarak ürünler geliştiriyoruz. Analizler de elektrik ve su kullanımına odaklanmamız gerektiğini söylüyor. Örneğin, Fairy, ön yıkama alışkanlığına son vermek amacıyla çok ciddi çalışmalara imza attı. Biz bu yönde iletişim yapan ilk markalardan biriyiz. Kullanıcıların alışkanlıklarını değiştirmeyi hedefledik. Ayrıca alışkanlıklarından, ön yıkamadan vazgeçmeyen kullanıcılar için geçen yıl Fairy Power Sprey’i çıkardık. Ev içi tüketimi yüksek olan ürünler söz konusu olduğunda kullanıcıları bu yönde bilinçlendirebilmenin öneminin farkındayız. Benzer bir çalışmayı, Ariel ve Alo markalarımızda da yapıyoruz. Çamaşır yıkamadaki ayak izinin yüzde 60’ı  yine kullanım alışkanlıklarından kaynaklanıyor. Oysa Türkiye’de tüm çamaşırların 30 derecede yıkanması, 6 milyon hanenin bir yıllık elektrik ihtiyacından tasarruf edilmesi anlamına geliyor. 2021 yılında NASA ile yaptığımız bir çalışmadan da söz etmek istiyorum. Uzaya giden astronotların kıyafetlerini nasıl yıkadığını hiç düşündünüz mü? Uzun süre giyiyorlar ve sonunda yakılıyor. NASA ile yaptığımız iş birliği ile kıyafetlerin uzayda nasıl yıkanabileceğine çözüm bulmaya odaklandık. Öncelikle lekeyi çözücü maddede silikon kullanılmaması gerekiyor ve deterjanın tamamı bozunabilir maddeden olmalı. Ayrıca soğuk suda performans göstermesi gerekiyor. 

İyi haber ise şu; Çok az su kullanılan, hafif ve çok soğuk suda yıkamayı mümkün kılan Tide İnfinity adlı bu ürün sadece uzayda kullanılmayacak. Bu teknolojileri tüketicilerin hizmetine de sunuyoruz. Uzayda işe yaradığını kanıtlayan deterjan dünya için de çevre dostu ve az kaynak kullanan çözümler sağlayacak.dünyada da kullanılması planlanıyor.  Dünyada enerji ve su tasarrufuna, sürdürülebilirliğe güçlü bir şekilde katkıda bulunan çalışmalarımıza devam edeceğiz.” 

Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi – Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu: “Çocuklara Sürdürülebilir Bir Gelecek Bırakabilecek Miyiz?” 

Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi – Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu, İklim Krizi’ni net rakamlar vererek ortaya koyarak yapılması gerekenlerden çok “yapılmaması gerekenler”in altını çizdi: “Aslında bu dünyadaki yaşamımızı ‘sürdüremiyoruz’. Arz ve talep birbirini tutmuyor. Gezegenin bize sundukları azalırken bizim talebimiz artıyor. Temiz su azalıyor. İklim düzenlenemiyor. Türler kayboluyor. Bütün bu kaynakların yenilenme hızı bizim tüketme hızımıza yetişemiyor. Biyoçeşitlilik alarmda ama bizim gündemimizde daha çok İklim Krizi var. Net sıfır hedefleri koymaya başladık ama biyoçeşitlilik için bir hedef bile koyamıyoruz. Ben burada biraz İklim üzerinden gideceğim. Net sıfır nedir? Ne kadar emisyon salınıyor ve ne kadarı yutaklar aracılığıyla emiliyor? Dengede olursa, net sıfırdan bahsedebiliriz. Oysa ki bir açık var. 59 milyar ton sera gazı atmosfere veriliyor! Ulaşım, endüstri, binalardan kaynaklanan emisyonlar, en başta enerji temininden kaynaklanan emisyonlar nedeniyle net sıfırdan uzağız. Üstelik lehimize çalışan yutakları aleyhimize çeviriyoruz. Ağaçları kesiyoruz mesela. Mete Bey çok güzel ifade etti: politikacılardan ilk istememiz gereken şey de bu. Çocuklara yaşanabilir, sürdürülebilir bir gelecek bırakabilecek miyiz? Kurum ve kuruluşların verdikleri sözler de takip edilmeli; bunun bir karşılığı, cezası da olmalı. 2100 yılının sonuna doğru eğer bu sözler verilirse, önlemler alınırsa 1.5-2 derece sıcaklık artışının sınırı altında kalabiliriz. Türkiye aslında 2038 yılına kadar emisyonunu artıracağını söyledi. Artıştan azaltım yapacağını belirtti. Net sıfır sözünü vermek kolay değil aslında. Tüm emisyonları kapsadığından emin olacağız. Ayrıca kendi sınırlarımızın dışını da düşünüyor muyuz? Yasal düzenlemelerimiz yerinde ve uygulanabiliyor mu? Emisyon Ticaret Sistemi ile belli yaptırımlar gelecek, onları da bekliyoruz. Hem gezegen hem ülkemiz ölçeğinde yapmamız gerekenler var. 564 milyon ton bir salımımız var ülke olarak (karbondioksit eşdeğeri). Bireysel karbon ayak izimiz yıllık 6.7 ton düzeyinde (karbondioksit eşdeğeri). 1990’da 4 tondu bu değer.! Bir önceki yıl 6.3’tü. Gittikçe artıyor. 1990’da o zamanki emisyonların yüzde 25’ini yutaklarımız yutabiliyordu. 2020’de bu rakamın, yüzde 10.86 düzeyine indiğini görüyoruz. Dolayısıyla net sıfırdan uzaklaşıyoruz. Sadece ağaç dikerek de net sıfıra ulaşmamız mümkün değil. Büyümek değil, dengelenmek söz konusu olmalı. Gerekirse “küçüleceğiz”. BM’nin daha çok yaptırım gücüne sahip olmasını diliyorum. Bizim kullandığımız temiz elektrik, yüzde 50 civarında. Elektrikleşme endüstriyel kuruluşlar açısından önemli bir adım ama yapılması gerekenler bununla bitmiyor. Öte yandan döngüsel ekonomi, mevut kapitalist düzen içerisinde, bence bir ütopya. Döngüsel ekonomi diyor ki daha az satın al, daha az hammadde kullan, kullandığın hammaddeyi de işin bittiğinde çöpe atma, tekrar tekrar kullan. Oysa ki kaynak artık yok, hammadde tükeniyor. Bakış açımızı değiştirmeliyiz. Eko tasarım diye bir kavram var. Çevre için tasarım yapmaktan, dayanıklı ürünler tasarlamaktan yola çıkıyor. Yani ürünler çabuk bozulsun daha çok tüketilsin değil, dayanıklı ürünler çıksın, hızlı moda olmasın gibi kurallar getiriyor… AB, Yeşil Mutabakat söylemiyle  aslında zihinsel bir dönüşümün gerekli olduğunu söylemeye çalışıyor.”

Bursa Uludağ Üniversitesi İklim Elçisi ve Sürdürülebilir Kampüs Öğrenci Topluluğu Üyesi Simge Çağlar: “Gençler Olarak Her Alanda Daha Aktif Olmak İstiyoruz”

Bursa Uludağ Üniversitesi İklim Elçisi ve Sürdürülebilir Kampüs Öğrenci Topluluğu Üyesi Simge Çağlar, Çevre Mühendisliği Yüksek Lisans son sırıf öğrencisi. Üniversitelerinin Sürdürülebilir Kampüs Topluluğu üyesi ve İklim Elçisi olarak söyleşiye katılan Çağlar, gençlere söz verilmesinden dolayı duyduğu mutluluğu dile getirerek çalışmaları hakkında bilgi verdi: “Atığın Modası Geçti etkinliğinden çevre yürüyüşlerine, Sürdürülebilirlik ile Tanışıyoruz Etkinliğinden Elektrikli ve Elektronik Atık Toplama Günü’ne, birçok etkinlik gerçekleştik, projelere imza attık. Paydaşlarla düzenli olarak toplantılar yaptık, araştırma raporları yayımladık. Haberler ve söyleşilerle de halkın konuya ilgisini çekmeye çalıştık. Gençlerin birinci ağızdan çevresel haklarını, sosyal haklarını iletebilmeleri için çalışmalar yürütüyoruz. Politikalarda, uygulamalarda aktif rol almak istiyoruz. Devletin, vakıfların teşviki de önemli. Çok farklı bölümlerden arkadaşlarımızla bir araya geldik, bu etkinlikleri de beraber yürüttük. Çevreyi umursamayan sanayi kuruluşları olmasından şikayetçiyiz. Çevre hareketleri devam ediyor ama kirletenlerin ekonomik olarak desteklendiği bir sistem istemiyoruz. Çevre politikalarının değişmesini istiyoruz. Sanayi kuruluşlarının genç bir zihniyetle, çevreci bir zihniyetle yönetilmesini istiyoruz.   Öğretmenler, sanayiciler, yere çöp atmayan anne babalar, her bireyin katkısı söz konusu. Sürdürülebilir ve temiz bir çevreyi böylelikle yaratabileceğiz.”

Küresel Isınma Kurultayı Komitesi işbirliğiyle, ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun hazırladığı “İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler” başlığını taşıyan ikinci söyleşiyi, ÇEVKO Vakfı’nın YouTube kanalından da izleyebilirsiniz: 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

AK Parti İzmir Milletvekili Kırkpınar, Aliağa’da vatandaşları telefonla arayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılacağı mitinge davet etti

14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan seçim öncesi saha çalışmalarına hız veren AK Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, 29 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile gerçekleştirilecek olan İzmir Mitingine de ziyaret ettiği herkesi davet ediyor.

Seçim çalışmaları kapsamında Aliağa’yı ziyaret eden AK Parti İzmir Milletvekili ve 2. Bölge Milletvekili adayı Yaşar Kırkpınar, Seçim Koordinasyon Merkezi’nde vatandaşları telefonla arayarak mitinge davet etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumartesi günü Gündoğdu Meydanında İzmirlilerle buluşacağını söyleyen Kırkpınar, “Biliyoruz ki Aliağalı hemşerilerimiz Sn. Cumhurbaşkanımızı ve bizleri yalnız bırakmayacaklardır. Sizleri orada görmekten büyük mutluluk duyacağız” diyerek Aliağalıları mitinge davet etti.

Daha sonra esnaf ve kahvehane ziyaretleri yapan Kırkpınar, burada da hem miting davetinde bulundu hem de seçimlerin önemine değindi. 21 yıldan beri ülkeyi yönettiklerini ve bu süre zarfında tek gayelerinin millete hizmet olduğunu belirten Kırkpınar, “Bir yandan ülkenin ve milletin geleceğiyle ilgili hiçbir vizyonu, programı, projesi olmayan yedili koalisyon var. Diğer tarafta ise 21 yıllık eser ve hizmetlerini Türkiye Yüzyılı’yla taçlandırmak isteyen biz varız, Cumhur İttifakı var. Söz konusu kendimizin ve evlatlarımızın geleceği olduğunda diğer tüm değerlendirmeleri bir kenara bırakıp buraya odaklanmamız gerekiyor. Çünkü sandıkta verilen yanlış kararın telafisi çok ağır olur. Daha kendi aralarında anlaşmayı beceremeyenlere ülkenin güvenliğini, huzurunu, kalkınmasını teslim etmek ateşle barutu yan yana getirmekten farksızdır” diye konuştu.

“İZMİR’İ GÖRÜYORSUNUZ”

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun zaman zaman ‘Türkiye’yi İzmir gibi yöneteceğiz’ dediğini hatırlatan Kırkpınar, “İzmir’i görüyorsunuz. Bir de çıkıp demiyorlar mı? ‘Türkiye’yi İzmir gibi yöneteceğiz’ diye. İzmir’de her şey günden güne daha da kötüye gidiyor. Gittikleri her yerde bol keseden atıp tutuyorlar. Cumhurbaşkanımızın ifadesi ile bekara karı boşamak kolay. Daha siz İzmir’in su, alt yapı, kanalizasyon, ulaşım ve kötü koku gibi sorunlarını çözemiyorsunuz. Gittiğimiz yer yerde vatandaşlarımızdan yol, su, alt yapı gibi belediyelerin rutin hizmetleri olan konularda birçok şikayet alıyoruz. Milletimiz artık bunların sözlerine inanmıyor. Ancak bunlar yalan söylemeyi adeta meslek edinmiş durumdalar. Hiç doğruları yok. Söyledikleri her şeyin içi boş. Onlar yaparız ederiz derken millet durup düşünüyor. Biz söylediğimiz de ‘Erdoğan ve adamları söylüyorsa’ yaparlar diyorlar. Allah’a hamdolsun bizim siyaset sebebimiz ülkemiz ve milletimizdir. Ama onlar makam ve mevki için teröristlerle bile iş birliği yapıyorlar” dedi.

Kırkpınar ilçede yaptığı esnaf ziyaretinin ardından şehit ailesi ve parti kurucularını da evlerinde ziyaret ederek hayır dualarını aldı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bodrum Belediyesi, 350 Bin Fideyi Üreticiyle Buluşturdu

Bodrum Belediyesi, üretim yapan çiftçilere destek olmaya devam ediyor. Bahçeyaka Mahallesi’nde, sağlıklı gıda üreten çiftçilere düzenli olarak yapılan fide hibesinin bir yenisi daha gerçekleştirildi.

26 Nisan Çarşamba günü Tarım AR-GE ve Yerel Tohum Merkezi’nde Belediye Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü koordinasyonunda, üreticilere yazlık sebze fideleri desteği yapıldı. Dağıtım etkinliğine Bodrum Belediye Başkan Yardımcısı Tayfun Yılmaz, bölge muhtarları, ilgili belediye personeli ile üreticiler katıldı.

Bodrum Belediye Başkan Yardımcısı Tayfun Yılmaz, yaptığı açıklamada Bodrum Belediyesi olarak bu yıl 4.sü gerçekleştirilen yazlık fide hibe programı kapsamında üreticilerle bir araya geldiklerini ifade ederken, “Bugün 350 bin fideyi üreticilerimize ücretsiz olarak teslim ediyoruz. Bunun 172 bini kendi yetiştirdiğimiz ata tohumlarından oluşurken geri kalanı da belediyemiz tarafından temin edildi. 4 yıllık süre içerisinde 1 milyon 250 bin adet fideyi ücretsiz olarak yarımadadaki üreticilerimizle buluşturmuş bulunmaktayız. Amacımız ağır ekonomik koşullar altında ezilmiş olan üreticiye bir nebze olsun katkı sunabilmek. Aynı zamanda üretime olan teşviki artırmak istiyoruz özellikle genç nesil üzerinde. Tarımsal Hizmetler Müdürlüğümüzün üreticiye olan destekleri 3 buçuk yıldır devam etmektedir. Bundan sonraki süreçte de devam edecektir. Fideyle beraber gübre ve katma değer yüksek ürünlerin çok yıllık bitkilerin hibesi ile üreticilerimize eğitim ve danışmanlık hizmetlerimiz de devam edecek.” dedi.

Fidelerini teslim alan üreticiler, her yıl gerçekleştirilen etkinlikten memnuniyetlerini dile getirirken belediyenin üretici destekleri kapsamında gerçekleştirmiş olduğu yardımlar dolayısıyla teşekkür etti.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’den Almanya’ya uzanan 60 yıllık müzik mirası: AŞK, MARK VE ÖLÜM, 29 Nisan’dan itibaren sadece MUBI’de

72. Berlinale Film Festivali’nde izleyici ödülü kazanan ve IndieLisboa Uluslararası Bağımsız Film Festivali’nden ödülle dönen Cem Kaya imzalı AŞK, MARK VE ÖLÜM, 29 Nisan’dan itibaren MUBI seyircisiyle buluşuyor.

Almanya’da yaşayan Türkiyeli göçmenlerin, çocuklarının ve torunlarının yaşattığı bağımsız müzik kültürünü, daha önce görülmemiş zengin arşiv kayıtlarıyla harmanlayan AŞK, MARK VE ÖLÜM, Almanya’da filizlenip büyüyen göçmen müzik kültürünün tüm renklerini izleyiciyle buluşturuyor. “Arabeks” ve “Motör: Kopya Kültürü & Popüler Türk Sineması” filmleriyle adından söz ettirmeyi başaran Cem Kaya’nın yönettiği filmin arşiv tarama, lisanslama ve çekimi de kapsayan hazırlık ve yapım süreci 2017 yılına kadar geri gidiyor. Almanya’nın iş gücünün belkemiğini oluşturan Türkiyeli göçmenlerin aidiyet ve kimliğe dair sorgulamalarını da ekrana taşıyan film, 1960’lar Almanyasına, eğlence kültürüne ve dönemin tarihsel ve toplumsal sorunlarına ışık tutuyor. 

29 Nisan’dan itibaren sadece MUBI’de yer alacak ve müzik, tarih ve belgesel tutkunlarını kucaklayacak olan AŞK, MARK VE ÖLÜM, Cem Karaca, Köln Bülbülü Yüksel Özkasap, Derdiyoklar, Cavidan Ünal, Muhabbet, Killa Hakan, Kabus Kerim, Erci E., Hatay Engin, Aşık Metin Türköz ve bağlama virtüözü İsmet Topçu gibi ünlü isimlerle müziğin kaset ve plaklarla şekillenen altın çağına doğru keyifli ve bir o kadar da duygu yüklü bir yolculuğa çıkartıyor. “Aşk”, “Mark” ve “Ölüm” olmak üzere 3 farklı başlığa ayrılan film,  “Aşk” bölümünde büyük bir umutla Almanya’ya göç eden işçilerin heyecanını ve memleket hasretini anlatıyor. “Mark” bölümü artık tedavülden kalkan bu para biriminin sembolik anlamına ve gurbetçilerin Almanya’daki lüks yaşam biçimlerine yer verirken, “Ölüm” bölümüyse Almanya-Türkiye arasındaki entegrasyonda gelinen son noktayı ve yaşanan trajik anları arşiv kayıtlarından ve ruhun derinlerine işleyen anlatım gücüyle müzikten yararlanarak aktarıyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Eskişehir, Mersin ve İstanbullu gençler sordu, siyasetçiler yanıtladı

Sesini topluma ve siyasetçilere duyurmak üzere gençlerin ortak akıl ile kurguladığı bir çözüm üretme çalışması olan “Gençliğin Yüzleri” Eskişehir, Mersin ve İstanbul’daki siyasal forumları gençlerin ve milletvekillerinin katılımıyla gerçekleştirdi. Fikirlerini, talep, beklenti ve umutlarını görünür kılmak isteyen ve seçimler öncesi siyasi partilerin gençlik politikalarını gözden geçirmelerini talep eden gençler, Eskişehir, Mersin ve İstanbul’da gerçekleşen Siyasal Forumlar aracılığıyla AK Parti, CHP, Yeşil Sol Parti, İYİ Parti ve TİP’li siyasetçilerle bir araya geldi.

Eskişehir, Mersin ve İstanbullu gençler, Gençlik Forumlarından çıkan çözüm önerilerini Siyasal Forumlar aracılığıyla; Nitelikli Eğitim, Genç İşsizliği, Gençlerin Siyasete Katılımı ve Gençlerin Temel İhtiyaçlara Erişimi başlıkları altında milletvekillerine ve siyasi parti temsilcilerine aktardı. Ayrıca, farklı siyasi partilerin gençlik meselelerine yaklaşımlarını ve bu konulardaki planlarını birinci ağızdan dinledi. 

Eskişehir Siyasal Forumu 

Eskişehir Siyasal Forumuna katılan AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay, CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü ve İyi Parti Milletvekili Adayı Özlem Ayrancı, gençlerin talep ve önerilerini dinlerken, yaşadıkları sorunlar hakkında da bilgi sahibi oldu.

Siyasette genç kotası uygulanması gerek 

Genç işsizliğinin Ak Parti’nin öncelikli konularından olduğunu aktaran AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay, kapsamlı bir eğitim reformu da gerektiğini belirterek, “Mesleki eğitim ve staj çok önemli. Öğrenciler staj yaparak tecrübe kazanabilir” diye konuştu. Gençlerin ve kadınların siyasete katılımının önemini vurgulayan Günay, karar vericiler olarak daha etkili olmaları gerektiğini ve genç temsiliyetinin artması gerektiğini söyleyerek “Kadın kotası gibi genç kotası uygulanması gerektiğini düşünüyorum.” dedi. 

Eğitim ve istihdam arasında sağlıklı bağ kurmak gerekiyor

CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, gençlerin geleceğe kaygıyla baktığı iş konusunun önemine değinerek staj sürecinin düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Süllü şunları aktardı: “Bütçeden eğitime ayrılan payı arttırmalıyız. Yetenekleri geliştirici eğitimi benimsemeliyiz. Eğitim ve istihdam arasında sağlıklı bir bağ kurmamız gerekiyor. Gençlerin istihdamına yönelik çeşitli programları desteklemeliyiz. KPSS’den sonra yapılan mülakatlarda ne sorulduğunu bilmiyoruz. Atamalarda bu sorun ortadan kalkmalı. Türk vatandaşlarına tanınmayan imtiyazlar yabancılara ve mültecilere tanınmamalı. Ayrıca gençlerin barınma sorunu, işsizlik sigortası, sağlık giderleri, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının temini için çalışmalar yapmalıyız.” 

Temel ihtiyaçlar devlet tarafından karşılanmalı

İyi Parti Milletvekili Adayı Özlem Ayrancı ise iyi eğitim almış, üniversite mezunu gençlerin iş bulamamasının herkes için büyük sorun olduğunu vurgulayarak 15 yıllık temel eğitimin gençleri hayata hazırlamadığını kaydetti. Mesleki eğitimin önemine değinen Ayrancı, “Öğrencilerin, yeteneği ve yatkınlığı doğrultusunda eğitim alması sağlanmalı, mesleki eğitim alan gence sınavsız fırsatlar sunulmalı, staj istihdamın parçası haline getirilmeli, işsizlik fonuna aktarılacak yüzde 2 katkı payıyla iş bulamayanlara yeni eğitimler verilmeli ” diye belirtti. Özlem Ayrancı beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçların devlet tarafından karşılanması gerektiğini aktararak ortak akıl ile ülkenin sorunlarına çözüm üretileceğinin altını çizdi. 

Mersin Siyasal Forumu 

Mersin Siyasal Forumu’na katılan CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Yeşil Sol PartiMersin Milletvekili Rıdvan Turan ve TİP Bilim Kurulu Eğitim Politikaları Koordinatörü Hazal Çakmak Nitelikli Eğitim, Genç İşsizliği, Gençlerin Siyasete Katılımı ve Gençlerin Temel İhtiyaçlara Erişimi başlıklarında gençlerden gelen soruları yanıtladı.

İşe alımlarda mülakat kaldırılmalı

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır seçimde oy kullanmanın çok önemli olduğunu belirterek herkesin istediği partiye üye olabileceği özgür bir ortam oluşturmak gerektiğini söyledi. Başarır, üye olunan partinin kamuda çalışmaya engel olmaması gerektiğini de paylaşarak “işe alımlarda mülakatın kaldırılması gerekiyor” dedi. 

Üniverstileri tekrar planlamalıyız

Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, eğitimli gençlerin düşük ücretle çalıştırılmaması gerektiğini vurgulayarak “Üniversite mezunlarına iş sağlandıktan sonra üniversiteleri tekrar planlamalıyız. Eğitimin bilimsel, demokratik ve laik bir yapıya döndürülmesi gerekiyor.” diye belirtti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da genç ve kadın işsizliğinin yüksek olduğunun altını çizen Turan şunları söyledi: “Tarımsal üretim başta olmak üzere kooperatifleşmeyi kolaylaştırmalıyız. Kooperatifler demokratikleştirilmeli ve kamu alım garantisi vermeli. Barınma sorununa karşı da fazla konutu olanlar için servet vergisi getirmeliyiz. Herkesin rahatlıkla oturabileceği konutlar yapmalıyız.” 

Toplumsal farkındalığı arttırmalı, engelsiz bir ülke yaratmalıyız 

TİP Bilim Kurulu Eğitim Politikaları Koordinatörü Hazal Çakmak, “İşsizlerin büyük kısmı gençlerden oluşuyor, yüzde 35 oranında genç işsizliği söz konusu. Kendi mesleklerini yapamıyorlar. Ancak iş, istihdam, eğitim, kadın, doğa çevre hepsini birlikte değerlendirmek lazım.” dedi. Sözlerine toplum bilincinin önemi ile devam eden Çakmak: “Toplumsal farkındalığı artırmalı, engelsiz bir ülke yaratmalıyız. Bilimsel, laik, özgür düşünebilen bireyler yetiştirmeliyiz. Adaylarımızın yüzde 50’si kadın, ön sıralara koyarak seçilmelerinin önüne engel koymadık.” diyerek gençlerin sorularını cevapladı. 

İstanbul Siyasal Forum

CHP Parti Meclisi Eski Üyesi Gamze Pamuk Ateşli, İYİ Parti Kurucu Genel Başkan Yardımcısı Taylan Yıldız, DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Adayı Elif Esen, Yeşil Sol Parti Gençlik Meclisi Sözcüsü ve YSP İstanbul Milletvekili Adayı Dersim Dağ ile TİP Gençlik Sekreteri Arzum Yalçın’ın katılımıyla gerçekleşen İstanbul Siyasal Forumu gençlerden büyük ilgi gördü. 

Siyasette yeni ve genç yüzler görmeliyiz 

İşsizliğin en önemli sorunlardan biri olduğunu belirten CHP Parti Meclisi Eski Üyesi Gamze Pamuk Ateşli, “Mesleki eğitim politikaları geliştirilmeli, yeni iş alanları yaratılmalı. Her ilde bir üniversite yerine dünya sıralamasında ilk 500’de üniversitemiz olmalı. Siyasette de yeni ve genç yüzler görmeliyiz. Gençlik kolları etkili hale getirilmeli, aksi takdirde siyaseti gençleştiremeyiz.” diye vurguladı.

Her türlü kimliği ve medya özgürlüğünü koruyacağız

DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Adayı Elif Esen, DEVA Partisi’nde yüzde 20 genç, yüzde 35 de kadın kotası olduğunu vurgulayarak “Listelerimizi yaparken kadın ve genç temsiline özellikle dikkat ettik. Karar mekanizmalarında gençlerin olması önceliğimiz. Her türlü kimliği ve medya özgürlüğünü koruyacağız.” şeklinde konuştu. 

Genç liderler de milletvekili olmalı

İYİ Parti Kurucu Genel Başkan Yardımcısı Taylan Yıldız, teknoloji sayesinde Türkiye’de yaşayıp başka ülkede çalışmanın mümkün olduğunu kaydederek genç işsizliği sorununu doğru anlamak ve gençlerin dünya vatandaşı ve dijital vatandaş haline getirilmesi gerektiğini söyledi. Yıldız, “Gençlerin sosyalleşmesi için üniversiteler çok önemli alanlar. Günümüzde interneti bir insan hakkı olarak görüyorum. Dolayısıyla gençlerle bilgi arasındaki engel kalkmalı, genç liderler de milletvekili olmalı” dedi. 

Yetenek esaslı bir eğitim sistemi oluşturulmalı

Eğitimin işsizlik doğurduğunu, bunun da faturasının gençlere kesildiğini kaydeden YSP İstanbul Milletvekili Adayı Dersim Dağ, gençlere bütçe ayrılması gerektiğini ifade etti. Genç Bakanlığı ve Kadın Bakanlığı kurulmasına ihtiyaç olduğunu belirterek ücretsiz stajın yeni kölelik olduğunu söyledi. “Eğitim sistemi de tamamen değişerek yetenek esaslı bir sistem oluşturulmalı. İnternet gibi temel ihtiyaçlar da ücretsiz olmalı.” diye konuştu. Dersim Dağ, eşit temsil esas aldıklarını belirterek yüzde 20 gençlik kotası uyguladıklarını kaydetti ve sözlerine şöyle devam etti; “Kadınların ve gençlerin özgün örgütlenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Gençlik, kadın meclisi kararı olmaksızın parti gençlik ve kadınlar hakkında karar alamaz.”

İstihdamda torpil ve kayırma olmamalı

TİP Gençlik Sekreteri Arzum Yalçın, eğitim planını baştan yaratarak diploma sorununu ortadan kaldırmak gerektiğini ifade ederek “İstihdamda torpil ve kayırma olmamalı. Türkiye’de gençlik ve kadın düşmanı politikalar karşısında kırmızı çizgiler oluşturmalıyız. Üniversite sayısını azaltıp, niteliğini artırmalı, mülakat sistemini ortadan kaldırmalıyız. Fırsat eşitliğinin önemine dikkat çeken Arzum Yalçın, eğitim, internete erişim, barınma, istihdam gibi alanlar başta olmak üzere herkesin eşit olanaklara sahip olması gerektiğini belirtti “Siyasette de fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmalıyız.” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hyundai Öğrencileri Daha Parlak Bir Geleceğe Hazırlıyor.

Hyundai Assan, daha parlak bir gelecek için öğrencileri maddi ve manevi olarak desteklemeye devam ediyor. Aylık bazda en fazla burs ödemesi yaparak eğitime katkı sağlayan Hyundai Assan, İzmit fabrikasında gerçekleştirdiği imza töreninde yeni burs programını açıkladı. İmza törenine Hyundai Assan Başkanı Sangsu Kim başta olmak üzere şirketin üst düzey yönetimi, Kore Başkonsolosu Woo Sung Lee, İzmit Kaymakamı Yusuf Ziya Çelikkaya, Türk Eğitim Vakfı Genel Müdürü Banu Taşkın ve üniversite öğrencileri katılırken, tören sonrasında da fabrikadaki üretim hatları ziyaret edildi. Ziyaretçilere fabrika hakkında bilgiler veren Hyundai Assan yönetimi, aynı zamanda otomasyon, robot teknolojisi ve üretimde kalitenin önemini vurgulamış oldu. 

400 öğrenciye burs imkanı

Türk Eğitim Vakfı ile yapılan iş birliği kapsamında 200’ü üniversite ve diğer 200’ü de meslek lisesi olmak üzere toplamda 400 öğrenciye burs veren Hyundai Assan, özellikle mesleki anlamda gelişimin hızlanmasına önderlik ediyor. Hyundai Assan ayrıca, yemek, kırtasiye ve ulaşım giderleri için de ek burs desteğinde bulunuyor. TEV’in seçtiği bursiyerler içerisinden Hyundai Burs Fonu’ndan faydalanacak olan öğrencilerin belirli şehir ve bölümlerde olmasını arzulayan Hyundai Assan, ilk etapta İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa ve Kayseri’deki hedef okullarla programa başlayacak. 

Pilot şehirlerdeki “Mühendislik”, “İşletme” ve “Kore Dili ve Edebiyatı” bölümlerindeki ihtiyaç sahibi öğrencileri destekleyecek olan Hyundai Assan, Kocaeli ve Sakarya’daki otomotiv alanında eğitim veren meslek lisesi öğrencilerine de aynı imkanları sağlayacak. 

Başarılı öğrencilerin nitelikli ve kaliteli eğitim almasına destek olmayı kendine ilke haline getiren Hyundai Assan, bursiyerlerine ödenek sağlamasına ek olarak şirket bünyesinde de staj imkanı sunacak. Bursiyerleri kısa ve uzun dönem staj programlarına dahil ederek, özellikle otomotiv sektörünün gelişimine yön verecek olan Hyundai Assan, şehir dışından gelecek bursiyerlere konaklama için de ayrıca ödeme yapacak. Mesleki staja ek olarak mevcut tüm sosyal etkinliklere dahil olacak olan başarılı bursiyerler, işe alımda öncelik hakkını elde edecek. 

Hyundai Assan İzmit Fabrikasında açılış konuşması yapan Hyundai Assan Başkanı Sangsu Kim, “Otomotiv, tüm insani teknolojilerin yoğunlaştığı son teknoloji bir endüstri. Yenilik ve mükemmellik yetenekten, yetenek ise eğitimden gelir. Bu nedenle; şirketimiz toplumsal katkı faaliyeti olarak nitelikli eğitimi her zaman desteklemiştir. Bugün ise Türk Eğitim Vakfı işbirliği ile yürüttüğümüz burs programımızı açıklamaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. “Eğitim 100 yıllık bir plandır” diyen bir Kore atasözü var. Şirketimiz 100’üncü yılında Türkiye’nin ve Hyundai Motor Company’nin geleceğine yatırım yapmayı hedefliyor. Burs almaya hak kazanan öğrencileri tebrik ediyor ve Türkiye’deki geleceğin yeteneklerini geliştirmek için destek sağlamaya devam edeceğimizin sözünü veriyorum” dedi ve eğitime verdikleri önemin altını çizdi.

Başkan Sangsu Kim ayrıca; “Türklerin Korelilere ‘Kan Kardeş’ dediğini duydum. Khan’ın ‘kan’ ve kardesh’in ‘kardeş’ anlamına geldiği söylenir, ancak Korece’ye çevrildiğinde “kanla bağlı kardeşler” anlamına gelir. Türkiye, Kore Savaşı’na katılmış ve 21.000 asker göndererek savaşa katılan 16 ülke arasında dördüncü büyük olmuştur. Bu yardım sayesinde Kore halkı ülkesini savunabilmiştir. Hyundai Motor Company de 1967’de kuruldu. Dünya üzerinde 8 ülkede 12 fabrikası bulunan Hyundai markası, bugün küresel bir şirket haline gelmiştir” diyerek iki ülke arasındaki dostluğunun yıllar öncesi tarihe dayandığını da vurguladı.

Türk Eğitim Vakfı Genel Müdürü Banu Taşkın, “Gençlerimizin önlerini açacak, bizimle güç ve niyet birliği yapan eğitim dostlarımız sayesinde daha iyi gelecekler yaratıyoruz. Bu noktada ‘Daha iyi bir gelecek için birlikte’ vizyonuyla faaliyetlerini sürdüren Hyundai Motor Company Türkiye ile birlikte yüzlerce öğrencimizi daha iyi ve parlak bir geleceğe taşıyoruz. Hyundai gibi değerli markaların gençlerimizin dünyasında yol gösterici ağırlığını ve desteğini hissetmek çok kıymetli. Eğitim çağındaki çocuklarımızın yol göstericilere ihtiyaç duyduğu yaşam yolculuklarında onlara inanmak, onları eşit imkanlarla desteklemek ve bu eşitliğe inandığımız fırsatlar sunmak çok önemli. Hyundai Motor Company, kapsayıcı ve eşitlikçi kültürüyle gençlerimizin kendilerini geliştirmelerini öncelikli konuları olarak ele aldılar ve yarattıkları burs imkanlarının yanı sıra onları çok yönlü desteklemeye karar verdiler. Gönülden teşekkür ediyorum” dedi.

Hyundai Assan, burs programına toplamda 5,5 milyon TL’den fazla bir bütçe ayırırken, ilerleyen günlerde Hyundai Gelişim Akademisi Eğitim platformunu da devreye alacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı