Etiket: Yıl

OPET, Temizlik ve Hijyende Yarattığı Farkı Teknolojiyle Güçlendiriyor…

Yenilikçi bakış açısıyla akaryakıt sektöründe müşteri memnuniyetinin lideri OPET’in “Farkı Açıyoruz” reklam kampanyasının devam filmi izleyicilerle buluştu. Yeni filmde, OPET’in “Temiz Tuvalet Kampanyası” ile fark yarattığı tuvaletlerinde yer alan “Akıllı Poster” uygulaması ve yeniliklere dikkat çekiliyor.

OPET’in “Opet’se fark eder” stratejisinin bir parçası olan “Farkı Açıyoruz” kampanyasının ikinci filmi yayına girdi. Yeni filmde, OPET’in dijitalleşme ve müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarının en iyi örneklerinden biri olan “Akıllı Poster” uygulamasına dikkat çekiliyor. “Temizlik ve hijyende farkı teknolojiyle açıyoruz” temasıyla hazırlanan filmde, OPET Temiz Tuvalet Kampanyası ile 2000 yılından bu yana devam eden temizlik ve hijyen yaklaşımındaki yeni teknoloji anlatılıyor. 

OPET Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Zengin, “Farkı Açıyoruz” kampanyası ile ürün, hizmet ve sosyal sorumluluk projeleriyle yarattıkları farkı daha da ileriye taşıyacak çalışmalar konusunda “Bizi izlemeye devam edin” mesajı verdiklerini söyledi. Zengin, “Biz, “ilk”lerin, “en”lerin ve “tek”lerin markası olarak kendimizle yarışıyoruz. Hedefimiz mükemmellik. Yeni kampanyamızda da bu hedefe vurgu yapıyoruz. Akaryakıt sektörünü dönüştüren çalışmalarımıza Cumhuriyet’imizin 100. yılına yakışır yeni hizmetler eklemek üzere çalışmalarımıza devam ediyoruz” diye konuştu. 

Türkiye’nin Uygarlık Projesi: Temiz Tuvalet Kampanyası 

OPET’in, fark yarattığı temiz tuvaletlerinde NFC teknolojisi ile hayata geçirdiği “Akıllı Poster” uygulaması, karekod altyapısı ve ilave geliştirmeler ile yenilendi. Buna göre, müşteri şikayetlerine anlık dönüş yapılırken, ilgini bayinin bilgilendirilmesi ve müşterilere geri bildirim oluşturan bir süreç oluşturuldu. İstasyonlarda yer alan posterler üzerindeki karekodların okutulması ile başlayan uygulama ile müşteri deneyimi yakından takip ediliyor, yaşanan problemler zaman kaybedilmeden çözümleniyor. 

OPET markasının hijyenle özdeşleşmesinin ilk adımı olan Temiz Tuvalet Kampanyası 23 yıl önce başlayarak bugün tüm Türkiye’nin benimsediği bir uygarlık projesine dönüştü. Uygulandığı ilk günden bu yana toplumsal değişim yaratan Temiz Tuvalet Kampanyası, OPET istasyonları dışında kamu iş birlikleri ile yapılan eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları ile devam ediyor.    

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’nin sosyal medya uygulaması Alanya’da doğdu

Filistinli iki kardeş tarafından Türkiye’de temelleri atılan sosyal medya uygulaması Touchapp, 100 binden fazla üyeye ulaştı. Touchapp ile ilgili kurucuları Islam Faisal ve Mohamad Faisal, şu bilgileri verdi: “Kaliteli paylaşımların yer aldığı bir platform olarak kullanıcısına zamanını faydalı bir şekilde geçirmeyi taahhüt ediyoruz. Şu anda kullanıcıların büyük bölümü Türkiye’den. Önce MENA pazarına, ardından gelecek 5 yılda dünya geneline yayılmak istiyoruz. Merkezimiz Alanya’da bulunuyor. Alanya’da olmak bizler için büyük bir şans. Her yıl milyonlarca turistin ağırlandığı bu bölge sadece turizmle değil gelecekte teknolojiyle de anılabilir. Alanya Türkiye’nin Silikon Vadisi olabilir.” 

Dünyada son yıllarda internet kullanımı hızla artıyor. Telefonlardan elektrikli ev eşyalarına, otomobillerden fabrikalara kadar her şey ile internet üzerinden haberleşiliyor. Kullanıcılar da akıllı telefonları üzerinden toplantılara katılıyor, küçük ekrandan bir tıkla dünyanın herhangi bir yerine ulaşabiliyor. Tüm bunların dışında zamanın büyük çoğunluğu da geliştirilen sosyal medya uygulamalarında geçiriliyor. Sosyal medya uygulamalarına artan ilgi de yatırımcıları bu yöne çevirdi. Popüler uygulamalar özellikle ABD ve Çin gibi ülkelerde ortaya çıkarken, Türkiye’den de bu yönde bir hamle geldi. Uzun yıllar önce Türkiye’ye yerleşen ve farklı alanlarda yatırımlar yapan Filistinli iki kardeş Islam Faisal ve Mohamad Faisal, Alanya’da sosyal medya platformu Touchapp’i kurdu. Türkiye’den doğan Touchapp ile dünya çapında sosyal iletişim anlayışını değiştirmeyi, kişiselleştirilebilir bir sosyal medya platformu yaratmayı amaçladıklarını ifade eden Touchapp Kurucu Ortağı Islam Faisal, “Kaliteli paylaşımların yer aldığı bir platform olarak kullanıcısına zamanını faydalı bir şekilde geçirmeyi taahhüt ediyoruz. Ortak fikirli insanları buluşturan ve bugüne kadarki sosyal medya platformlarından ayrışarak fark yaratan bu uygulamayı, Türkiye’den dünyaya tanıtmış olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.” dedi.  

SOSYAL İLETİŞİM İHTİYACINI KARŞILIYORUZ 

Touchapp’in kuruluş hikayesini anlatan Islam Faisal, “Bir akşam kendime; dünyanın herhangi bir yerindeki kişilerle din, dil, ırk, maddi durum, sosyal durum fark etmeksizin, sadece insani açıdan herhangi bir dış etken olmadan samimice deneyimlerimizi, düşüncelerimizi, duygularımızı nasıl paylaşabileceğimizi sordum. Mevcut sosyal ağlarda bunu bulamadım. Ben de insanların sosyal iletişim ihtiyaçlarını karşılayan bir sosyal ağ kurmaya karar verdim. Bu esnada tüm dünyaya hayatta kalabilmek için dayanışmak gerektiği dersini veren pandemiyi yaşıyorduk. Birbirimizle iletişimimizin değerini artırmak, kendimiz ve gelecek nesiller için daha iyi şeyler inşa etmek için insanlığımızı her şeyin önüne koymamız gerektiğini biliyordum. Türkiye’de Alanya’dan kardeşim ve ben, insanlık ve değer mesajının, dünyanın gelecekte karşılaşabileceği zorluklar ve sınavlar karşısında hayatta kalmamızı sağlayabileceğine inandık.” diye konuştu.

ALANYA ‘SİLİKON VADİSİ’ OLABİLİR 

Kuruluşlarından bu yana 100 bin aboneye ulaştıklarını dile getiren Islam Faisal, şunları söyledi: “Bunların büyük bölümü Türkiye’den. Önce MENA pazarına, ardından gelecek 5 yılda dünya geneline yayılmak istiyoruz. Merkezimiz Alanya’da bulunuyor. Şu anda bünyemizde 45 kişiyi istihdam ediyoruz. Artan üye sayılarımızla birlikte çalışan sayımız da her geçen gün artıyor. Alanya’da olmak bizler için büyük bir şans. Her yıl milyonlarca turistin ağırlandığı bu bölge sadece turizmle değil gelecekte teknolojiyle de anılabilir. Alanya Türkiye’nin Silikon Vadisi olabilir.” Uygulamanın güvenliğinden de bahseden Islam Faisal, “Veriler, Google’ın bulut hizmetlerinde saklanıyor. Önlem amaçlı olarak da Touchapp kullanıcılarının hassas verilerini talep ve takip etmiyoruz. Ayrıca, Touchapp’ın kodlaması güvenli bir şekilde oluşturuldu ve korumayı iyileştirmek için de düzenli olarak kontrol ediyor ve güncelliyoruz.” ifadelerini kullandı. 

‘DÜNYAYI KÜÇÜK BİR KASABA HALİNE GETİRMEK İSTİYORUZ’

İki kardeş olarak finans ve hemşirelik alanlarında eğitim gördüklerini söyleyen Touchapp Kurucu Ortağı Mohamad Faisal, “Türkiye’de ailelerimiz müteahhitlik, otomotiv, otelcilik alanlarında yatırımlar yaptı. Biz de Türkiye’de kazandığımız yüz binlerce dolarlık kaynağı, yine Türkiye’de teknolojiye yatırmış olduk. Touchapp sosyal iletişim konsepti, kullanıcıların herhangi bir coğrafi sınırlama olmaksızın dünyanın her yerindeki benzer fikre sahip insanlarla bağlantı kurma imkanı vererek, insanların birbirleriyle iletişim kurma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde oluşturuldu. Her kullanıcı yer fark etmeksizin soru sorabilir, fikrini paylaşabilir, ilgilenen topluluklara yeteneklerini sergileyebilir. Böylelikle bir değer üretilebilir ve topluluk üyeleri arasında entelektüel iletişim geliştirilir. Sosyal medyayı zaman kaybetmek için değil, fayda sağlamak için kullanabilirsiniz. Dünya, kullanıcının konumları ve toplulukları arasında sınırlar olmaksızın serbestçe hareket edebileceği küçük bir kasaba haline gelir ve aynı zamanda büyük topluluktan en çok paylaşımda bulundukları kişileri ekleyerek kendi toplumlarını kurmaya başlayabilirler.” diye konuştu. 

‘INFLUENCER YOK, TOPLULUK LİDERİ VAR’

Touchapp’ın, her kullanıcı için ortak zihne sahip insanlara ulaşmak için benzersiz bir çözüm sunduğunun ve aralarındaki değerli iletişimi teşvik ettiğinin altını çizen Mohamad Faisal, “Toplulukla paylaşılan tüm içerikler, herhangi bir nefret söylemi, zorbalık veya ırkçılık taşımadığından emin olmak için Touchapp tarafından gözden geçirilir ve topluluk üyelerinin birbirleriyle etkileşime girmesi için temiz ve güvenli bir ortam sağlanır. Öte yandan Touchapp sosyal medyada mahremiyetin anlamını değiştirmiş, mevcut sosyal ağlarda özel hayatın sahteliği ve teşhiri kullanıcılar için büyük sorun oluşturduğundan, Touchapp özel hayat içeriklerini kullanıcıların mahremiyetinin korunmasını artırmak için sadece aile ve arkadaşlardan seçilmiş kullanıcılarla paylaşılmak üzere ayırmaya imkan verir. Ayrıca, Touchapp platformu içinde ‘influencer’ yoktur. Paylaştıkları değerli içerikler ve bilgilerle her toplum için fayda sağlayan topluluk liderleri vardır. Bununla birlikte, algoritmanın takipçi sayısı ve popülerliğe göre tercihleri olmaksızın, tüm kullanıcılar topluluğa eşit erişim şansına sahiptir. Kullanıcılar her zaman sadece kendi ilgi alanlarına yönelik içerikleri algoritma müdahalesi olmadan görme ayrıcalığına sahipler ve bu tercihlerini de istedikleri zaman değiştirebiliyorlar.” ifadelerini kullandı. 

GELİR GETİREN MODELLER YARATILDI

Touchapp kullanıcılarına gelir getirici modeller de yarattıklarını ifade eden Mohamad Faisal, sözlerine şöyle devam etti: “Touchapp kullanıcıları pek çok şekilde para kazanabilir. İlk olarak, topluluk için değerli içerik yaratarak Touchapp’ten doğrudan destek alabilir. Touchapp şu anda 500’ün üzerinde topluluk liderini destekliyor. Akıllı pazarlama özellikleri sayesinde normal kullanıcılar dahi Touchapp ile para kazanabilir. İhtiyaç ve ilgilerine göre reklamları izleyerek doğrudan gelir elde edebilirler. Kullanıcılar ayrıca, görmek için üyelik gerektiren ve özel seçilmiş premium içerikler barındıran işletme hesapları oluşturabilir. Ayrıca, Touchapp olarak, toplulukla paylaşılan tüm içeriği incelerken yalan haberlerin yayılmasını önlemek için elimizden geleni yapıyoruz. Gelecekte haber paylaşımı, güvenilir haber kaynağı olan gazetecilere özel olacaktır. Bu kapsamda gazetecilerin ‘basın hesabı’ adıyla özel bir hesapları olacak ve içerikleri diğer içeriklerden farklı görünecek. Böylece, kullanıcılar yayıncının güvenilir bir haber kaynağı olduğunu anlayabilecek.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bulutta veri koruma için en iyi 3 uygulama

“Küresel Veri Dünyası” giderek büyüyor. IDC, 2026 yılına kadar dünyadaki veri hacminin yine iki katına çıkacağını öngörüyor. Çoğu işletme operasyonlarını dijitalleştirirken, daha stratejik iş yükleri oluşturmaya ve giderek daha fazla veri yaratmaya devam ediyorlar. Dolayısıyla işletmelerin başa çıkması gereken veri miktarı katlanarak artıyor. Bu nedenle ölçeklenebilirlik, esneklik ve uygun maliyetli depolama gibi önemli avantajlar sunacağından, ayrıntılı bir strateji temelinde buluta geçmek oldukça önemli.

Bu durumun sürdürülebilir olmayacağını ifade eden  Veeam  Ürün Stratejilerinden Sorumlu Kıdemli Direktör, Rick Vanover konuyla ilgili şunları aktarıyor: “Gartner, genel bulut hizmetlerine yönelik son kullanıcı harcamalarının bu yıl 592 milyar dolara ulaşarak 2022 yılına göre yüzde 21’lik bir artış göstermesini bekliyor. Hızlı “lift and shift” geçişleri, modern veri koruma için en iyi uygulamaların takip edilmediği anlamına geliyor. Bu hızlı büyüme ve geçiş, kurumsal düzeyde bazı endişelere yol açıyor. Bulut Güvenliği Birliği’nin (CSA) raporuna göre şirketlerin %96’sı hassas bulut verileri için yeterli güvenliğe sahip olmadıklarını söylüyor – yani bu yolculukta kat etmemiz gereken uzun bir yol var.” 

Rick Vanover buluttaki verilerini korumak isteyen işletmeler için şunları öneriyor: 

Verinizi Tanıyın

Bir sorunu çözmek için ilk adım neyle karşı karşıya olduğunuzu bilmektir.   Herhangi bir şeyi korumadan önce kimin neyi nerede depoladığını bilmeniz gerekir. İşletmedeki herkes aynı hesapları mı kullanıyor? Öyleyse, bu noktada bir hata olmadığından emin olmak için BT ekiplerinin genellikle dedektif gibi davranması ya da işletme genelinde bir inceleme yapması yerinde olur. Tehditleri tespit etmek için mali tabloları ve kuruluş genelinde bulut maliyetlerini içeren faturaları incelemek gerekebilir.

Çoğu kuruluşun sakladığı veri miktarı, ister şirket içinden taşınmış ister başlangıçta bulutta depolanmış olsun, bir araya getirildiğinde çok büyüktür. Doğası gereği istifçi olan insanlar, dijital dünyada da bu özelliklerini yansıtırlar. Buluttaki “sanal depo” sonsuz veri depolama kapasitesine sahip olsa da tüm verilerin yerini tespit etmek yalnızca işin yarısı olduğundan, hangi verilerin görev açısından kritik ve hassas olduğunu bilmek için bu verileri sınıflandırmak gerekir. Otomatik veri sınıflandırma motorları sıralama ve düzenleme yapmanıza yardımcı olabilir – bu sayede her şeyi en üst düzeyde korumaya çalışmazsınız. Bulutta tam olarak neyi depoladığınızı (ve nerede depoladığınızı) bildikten sonra, verilerin nasıl güvende olduğunu değerlendirmeye başlayabilirsiniz.

Kuruluşlar, verileri buluta taşımak için düşük bir giriş engeliyle karşılaştığından, ekipler gerekli olan güvenlik ve ağ süreçlerine öncelik vermemiş olabilir – geçiş çok hızlı gerçekleştiyse bu durum kolayca ortaya çıkabilir. Aynı şekilde, güvenliğin sağlanması açısından bulut tamamen farklı bir ortam olduğundan, bazı şeyler genellikle gözden kaçırılabiliyor – her zaman şirket içi ortamda bulunmayan çok sayıda yeni hizmet türü var ve bunların birçoğunun saldırı veya kesinti durumunda korunması ve kurtarılması gerekiyor. Bunlara örnek olarak bulut depolama alanındaki kodlar, diğer bulut hizmetlerinden yararlanan uygulamalar ve bulutta sağlanan API’ler verilebilir. 

Sorumluluklarınızı bilin

En önemli sorunlardan biri, işletmelerin bulutta güvenlik ve veri koruma konusunda tam olarak nelerden sorumlu olduklarının farkında olmaması. Özellikle bulut güvenliğinin üzerine inşa edildiği paylaşılan sorumluluk modeline ilişkin farkındalık oldukça düşük. Bu durum, kurumların kendi sorumlulukları olmasına rağmen belirli güvenlik önlemlerinden sağlayıcının sorumlu olduğunu düşündüklerini gösteriyor. Aslında bulut sağlayıcısına bağlı olmakla birlikte, genellikle sağlayıcı altyapının ve onu barındıran fiziksel tesislerin güvenliğinden sağlayıcı sorumludur. Ancak uygulamaların, verilerin ve ortama erişimin güvenliğini sağlamak kullanıcının sorumluluğundadır.  

Pratikte bu, işletmelerin ihlal veya kesinti durumunda bulutta depolanan tüm kritik ve hassas verilerin yedeklerine sahip olduklarından emin olmaları gerektiği anlamına gelir. En iyi uygulama, farklı ortamlarda olmak üzere birden fazla yedeğe sahip olmak (örneğin bir şirket içi ve bir bulut yedeği) ve en az bir kopya şirket dışında, çevrimdışı ve değişmez olmak üzere veri kopyalarının farklı ortamlarda bulundurulmasıdır. 

İşletmenin diğer temel güvenlik sorumluluğu ise erişim ve ayrıcalıkların kontrol edilmesidir. Buluttaki her kullanıcının “God Mode”a erişimi varsa, herhangi bir ihlal yıkıcı olacaktır. Benzer şekilde, koruma ve provizyon gibi birden fazla farklı işlevi yerine getirmek için tek bir hesap kullanıldığında da durum aynıdır. Burada en iyi çözüm, işletme genelinde birden fazla hesabın kullanılmasını sağlamak, hesaplar ve abonelikler arasında erişim ve kimlik yönetimini doğru bir şekilde uygulamaktır; böylece bir güvenlik ihlali durumunda hata etki alanını kolayca ortadan kaldırabilirsiniz. Ayrıca kullanıcı düzeyinde, herkesin yalnızca ihtiyaç duyduğu kaynaklara ve ortamlara erişebilmesi için bulut ortamında “asgari ayrıcalık” ilkesine uyulduğundan emin olun.

Maliyet-Etkin olduğunuzdan emin olun 

Büyük olasılıkla, yukarıdaki iki ilkenin hayata geçirilmesi çoğu işletme için önemli bir çalışma olacaktır. Ancak iyi haber şu ki, bunu yapmak için gerekli olan başlangıçtaki zorlu süreç bir sonraki aşamada aynı ölçekte tekrarlanmayacaktır. Yine de bulut ortamını uzun vadede sağlıklı ve uygun maliyetli tutabilmek için bulut veri hijyeni süreçlerine sahip olmak önemlidir.

Ayrıca, veri yaşam döngünüzün sağlıklı bir şekilde işlediğinden emin olmalısınız. Bu olmadan, başlangıçta atılan doğru adımlar zaman içinde etkisiz ve pahalı hale gelecek, işletme yanlış verileri yanlış şekillerde depolamak ve korumak için para harcayacaktır. Verinin bulutta doğru depolama platformunda olması gerekir ve yaşam döngüsü süresince bu platform mutlaka değişecektir. Örneğin, veri blok kaynaktan nesne depolamaya, oradan da arşiv depolamaya geçebilir. Bunlarla ilişkili maliyetler değişkendir, bu nedenle verileri verimsiz yollarla depolamadığınızdan (veya yedeklemediğinizden) emin olun.

Bunlar, bulut bilişim ve depolama maliyetleri için nihai “fatura şokundan” kaçınmak için gereken küçük adımlardır. Bu maliyetler basit verilerin ötesinde API maliyetleri, veri çıkışı (aktarımı) ve daha fazlasını içerir. İşletmelere her zaman, maliyetlerin birikmesini önlemek ve harcamaların beklentilerle eşleşmesini sağlamak için takip ettikleri yerleşik bir “bulut ekonomik modeline” sahip olmalarını öneririm. Buna gerçek hayattan şu örnek verilebilir; bir ışığı açık bırakırsanız ya da artık kullanmadığınız bir aboneliği iptal etmeyi unutursanız, aylık faturalarınız beklenenden daha yüksek gelecektir. Bu durum kurumsal bir bulut ortamında gerçekleşirse, toplam fatura dudak uçuklatabilir.  

İşletmelerin (ve dünyanın) depolanan veri miktarı önümüzdeki beş yıl içinde artmaya devam ettikçe, bulut bu verilerin yönetilmesinde yapbozun hayati bir parçası olacak. İşletmelerin, verilerini depolama ve korumanın ötesine geçerek; bunları kullanmanın ve böylece kendi kurumları ve müşterileri için değer yaratmanın yollarını aramaları gerekiyor. Bunun için daha fazla çeviklik sağlayacak şekilde yeniden düzenleme yapılması gerekiyor, ancak bu aynı zamanda işletmenin “her duruma” hazırlıklı olması anlamına da geliyor. En iyi uygulamaların değişmesi kaçınılmaz olduğundan, dinamik bir yapıya sahip olan bulut bilişim de gelişmeye devam edecektir. İşletmeler hem bulutta hem de şirket içinde veri odaklı hale gelirlerse, gelecekte karşılarına çıkacak her şeye hazır olacaklardır.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Vodafone’lular Bayramda Doyasıya Haberleşti

Vodafone, Ramazan Bayramı’nda müşterilerine bir kez daha özgürce ve doyasıya iletişim kurmanın keyfini yaşattı. Vodafone’lular, 4 günde 1 milyar dakika konuştu, 104 milyon SMS attı ve yaklaşık 47,5 milyon GB mobil internet kullandı.

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, bu yıl da Ramazan Bayramı’nda müşterilerinin hayatını kolaylaştırmaya devam etti. Türkiye genelinde 24,6 milyon mobil abonesi bulunan Vodafone’un Ramazan Bayramı süresince gerçekleşen GSM trafiğine ilişkin açıkladığı verilere göre, Vodafone’lular arife günü ve bayramı kapsayan toplam 4 günde 1 milyar dakika konuştu, 104 milyon SMS attı ve yaklaşık 47,5 milyon GB mobil internet kullandı.

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin, şunları söyledi:

“Vodafone olarak, yaptığımız her işin kalbine müşterilerimizi koymaya devam ediyoruz. Bu anlayışla, her bayramda olduğu gibi bu Ramazan Bayramı’nda da müşterilerimizin kesintisiz iletişim ihtiyacını karşıladık. Dijital teknolojiler sayesinde mesafeleri ortadan kaldırarak müşterilerimizin bayram sevincini sevdikleriyle paylaşmasına yardımcı olduk. Müşterilerimiz bayram süresince 1 milyar dakika, 104 milyon SMS ve yaklaşık 47,5 milyon GB mobil internet kullanarak sevdikleriyle hasret giderdi. Bu vesileyle, herkesin geçmiş bayramını kutluyoruz.”

İnternet kullanımı geçen yıla göre %19 arttı

Ramazan Bayramı’nda özgürce ve doyasıya iletişim kurmanın keyfini yaşayan Vodafone’luların mobil internet kullanımı geçen yıla göre %19 arttı. Bayram tatilinde Vodafone müşterilerinin sesli ve görüntülü görüşme sayısı 480 milyonu aştı. 

TOBi 2,6 milyonu aşkın sohbet gerçekleştirdi

Vodafone’un Yapay Zekâ tabanlı kişisel dijital asistanı TOBi 4 günde toplam 1,6 milyon tekil kullanıcıyla 2,6 milyonu aşkın sohbet gerçekleştirdi. Diğer yandan, Vodafone Yanımda’nın 7,8 milyon tekil kullanıcısı, bayram tatilinde uygulamaya yaklaşık 36,2 milyon kez giriş yaptı.

En yoğun trafik İstanbul ve Ankara’da yaşandı

Vodafone’lular bayram boyunca Türkiye’nin dört bir yanında yaşayan sevdikleriyle bol bol konuştu, mesajlaştı ve veri alışverişinde bulundu. Buna göre, bayram süresince en çok konuşan 10 il sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Şanlıurfa, Bursa, Antalya, Adana, Konya, Samsun ve Kocaeli olurken, en çok mobil internet kullanan iller ise İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Şanlıurfa, Antalya, Adana, Konya, Kocaeli ve Mersin şeklinde sıralandı.

Yurtdışındaki tanıdıklarıyla da bayramlaşmayı ihmal etmeyen Vodafone müşterilerinin en çok aradığı ülkeler Afganistan ve Almanya olurken, en çok SMS gönderilen ülkeler KKTC ve Almanya oldu.

Vodafone Red’liler ise tarifelerindeki ücretsiz yurtdışı arama ayrıcalığı sayesinde bayramda toplam 77 bin dakika ücretsiz görüştü.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Xiaomi, Küresel Net Sıfır Sera Gazı Emisyonu Hedeflerini Destekleyen İklim Stratejisini Açıkladı

Xiaomi, ana faaliyet alanlarında sera gazı (GHG)³ emisyonlarını 2040 yılı itibarıyla yüzde 98’e kadar azaltmayı hedefliyor⁴.

Odağında Nesnelerin İnterneti (“IoT”) platformuyla birbirine bağlanan akıllı telefonlar ve akıllı donanımlar bulunan bir tüketici elektroniği ve akıllı üretim şirketi olan Xiaomi, “Sıfır Karbon Felsefesi” adlı Sera Gazı (GHG) emisyonlarını önemli ölçüde azaltmaya yönelik planını kamuoyuyla paylaştı. Xiaomi, temiz teknolojiler araştırarak ve geliştirerek, elektronik atık yönetimi tekniklerini genişletecek. Aynı zamanda çevre dostu operasyonlar ve lojistik uygulamalarıyla karbon emisyonlarını azaltacak.

İklim Stratejisi ve Sıfır Karbon Felsefesi

Yenilikçi teknolojiler aracılığıyla dünyadaki herkesin daha iyi bir yaşam sürmesini sağlamayı misyon edinen Xiaomi, bu misyonun bir parçası olarak teknolojik yenilikler ve operasyonel verimlilik sayesinde iklim değişikliğinin önlenebileceğine inanıyor. Teknoloji harikası ürünlerin tasarımdan teslimatına kadar olan tüm süreçte iklim bilincine sahip unsurları dahil ederek net sıfır emisyon ekonomisine küresel geçişi hızlandırmak için üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirmeyi amaçlıyor.

Xiaomi’nin Sıfır Karbon Felsefesi, ürün ve hizmetlerin karbon ayak izini azaltırken ürün etkinliğini ve satın alınabilirliğini arttırmayı hedefliyor. Xiaomi, iklim üzerinde olumlu bir etki yaratmak, ve daha çevre dostu yaşam tarzlarını teşvik etmek için düşük karbonlu teknolojilerin kullanımını arttırmaya devam etmeyi planlıyor.

Sera Gazı Emisyon Azaltım Hedefleri

Xiaomi, sera gazı emisyonlarını azaltma eylem planlarını geliştirmek ve uygulamak için aşamalı bir yaklaşım benimsiyor.

Xiaomi, 2021 yılında kendi işlettiği yerleşkesinden kaynaklanan kişi başına düşen sera gazı emisyonlarını 2020 yılını referans alarak azaltmayı kendine görev edindi. Buna göre, 2020 yılına kıyasla 2026 yılına kadar %4,5 oranında azaltmayı amaçlayan ilk sera gazı emisyon azaltma hedefini belirledi. Şirket, 31 Aralık 2022 itibarıyla, kişi başına düşen sera gazı emisyonlarında referans yıla göre %21,12’lik bir azalma sağladı.

Şirket, 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşma yönündeki küresel hedefi desteklemek amacıyla¹ Kapsam 1 ve Kapsam 2 sera gazı emisyonlarını azaltmayı taahhüt ettiği hedefler aşağıdaki gibi oldu²:

En geç 2030 yılına kadar, ana faaliyet segmentlerinden⁴ kaynaklanan sera gazı emisyonlarını³ baz yıl⁵ seviyesine göre en az yüzde 70 oranında azaltmak 

En geç 2040 yılına kadar, ana faaliyet segmentlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını baz yıl seviyesine göre en az yüzde 98 oranında azaltmak ve net sıfır emisyona ulaşmak için gerekli ön koşulları sağlamak⁶ 

Hedef dönem boyunca sera gazı emisyonlarını azaltmak için düşük karbonlu teknolojilerin, uzun vadeli çevre dostu enerji alım anlaşmalarının ve yerinde yenilenebilir enerji üretiminin kullanılmasına öncelik vermek 

Azaltımın sürekliliğini sağlamak için ana tedarikçileri Xiaomi’ninkilerle karşılaştırılabilir veya daha iddialı yenilenebilir enerji kullanımı ve sera gazı emisyon azaltım hedefleri oluşturmaya teşvik etmek 

Ar-Ge ve Döngüsel Ekonomi Yoluyla Çevresel Ayak İzinin Azaltılması

Çevresel ayak izleri çeşitli şekillerde azaltılırken, bu alanlardan temiz teknoloji araştırma ve geliştirme (AR-GE), ürün iyileştirmeleri, döngüsel ekonomi ve elektronik atık yönetimi ayrıntılı olarak açıklanmak üzere belirlendi.

Temiz Teknoloji Ar-Ge’si ve Ürün İyileştirmeleri: Xiaomi, 2022 yılında toplam Ar-Ge harcamalarının yüzde 50’sinden fazlasını temiz teknoloji Ar-Ge’sine ayırdı. Aynı yıl, temiz teknolojiyle ilgili patentlerin ve ürünlerin uygulanması gelirinin yüzde 59,7’sini oluşturdu. Şirket bu alanda kayda değer bir ilerlemeye imza attı. Bu alanlara yönelik örneklerin birkaçı aşağıda yer alıyor:  

5G ve Enerji Tasarruflu Sinyal İletim Teknolojisi: Xiaomi, kendinden uyarlamalı geniş bant ve enerji optimizasyon teknolojisi gibi 5G enerji tasarrufu teknolojileri sayesinde akıllı telefonlarının güç tasarrufu verimliliğini arttırdı. Gelişmiş WLAN çipleri, WLAN güç izleme ve dinamik iletim teknolojisi ile birlikte, akıllı telefonlarının güç tüketimini önceki nesle kıyasla yaklaşık yüzde 30 oranında azalttı. 

Enerji Tasarruflu Ekran Teknolojisi: Akıllı telefonların arka planını siyaha dönüştüren Karanlık Mod’a geçildiğinde, belirli uygulamalar kullanılırken ekranın enerji tüketimi %70’e kadar azaltılabiliyor. 

Şarj Teknolojileri: 2022 yılında 100 milyondan fazla akıllı cihaz ve terminal Xiaomi’nin hızlı şarj teknolojilerini kullanarak geleneksel hızlı şarj teknolojisine kıyasla yaklaşık 57 milyon kWh enerji tüketimi ve 24.852 ton CO2e emisyonu tasarrufu sağladı.   

Çevre Dostu Ambalajlar: Xiaomi, ekosistem ürünlerinin ambalajlarını burgulu kutulardan düzleştirilmiş karton kutulara dönüştürdü ve plastik kulpları kaldırdı. Bu değişiklik sayesinde şirket, kağıt ambalaj kullanımını ortalama 0,3m² azalttı ve ürün başına yaklaşık 80g plastiği ortadan kaldırdı.

Döngüsel Ekonomi ve Elektronik Atık Yönetimi:

Geri Dönüşüm ve Bertaraf: Xiaomi, 2022 yılında akıllı telefonlar dahil olmak üzere yaklaşık 4.500 ton elektronik atığı geri dönüştürdü. Şirket, 2022’den 2026’ya kadar 38.000 ton e-atığı geri dönüştürmeyi ve ürünlerinde 5.000 ton geri dönüştürülmüş malzeme kullanmayı taahhüt ediyor. 

Xiaomi, geri dönüştürülebilir ürün türlerini ve geri dönüşüm hizmetlerinin kapsamını arttırarak takas programını genişletmeye devam ediyor. Kullanıcıları ürünlerini geri dönüştürmeye teşvik etmek için ürünleri mağazada, postayla ve tüketicinin kapısında topluyor. Geçen yıl şirket, bazı Avrupa pazarlarında resmi web sitesi üzerinden takas programını başlattı. Ayrıca elektronik ürünlerin ve bileşenlerin onarım sürecinde ortaya çıkan atıkların bertaraf edilmesi için nitelikli üçüncü taraflarla birlikte çalışıyor.

Yenileme ve Yeniden Kullanım: Şirket, kullanılmış ürünleri yenileyerek döngüsel ekonominin gelişimini teşvik etmeyi amaçlıyor. Yenileme fabrikası 2022 yılında yaklaşık 94.000 akıllı telefon, 5.600 elektrikli scooter ve 6.200 akıllı televizyonu yeniledi ve bunların tamamı sertifikalı yenilenmiş ürünler olarak satıldı.  

Dayanıklılığı Arttırma: Xiaomi, ürünleri için malzeme seçerken malzeme dayanıklılığını göz önünde bulunduruyor. Akıllı telefonlarının çoğunda kullanılmak üzere aşınmaya dayanıklı seramik malzemeler ve sentetik silikon deri malzemeler geliştirdi. Toz geçirmezlik, su geçirmezlik ve düşmeye karşı dayanıklılık için uluslararası standartların üstünde test standartları oluşturdu. Xiaomi, 2022 yılında, önceki sürümlere göre yüzde 25 daha uzun kullanım ömrüne sahip, tam şarj ve deşarj özellikli uzun ömürlü bir pil üretti. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ramazan ayının yıldızı akıllı telefon oldu

Türkiye teknoloji perakendeciliğinin ve e-ticaretin öncü markası Teknosa’nın datalarına göre ramazan ayında tercihlerde akıllı telefonlar en çok ilgi gören ürün grubu olurken, telefon aksesuarlarından kulaklıklara, akıllı saatlerden drone’a pek çok ürün de tercihlerde öne çıktı.

Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa, ramazan ayı boyunca en çok tercih edilen ürünleri açıkladı. Teknosa datalarına göre yıl içinde de liste başı olan akıllı telefonlar, ramazan ayında da tercihlerde ilk sırada yer aldı. Ramazan ayında en çok sırasıyla akıllı telefon, cep telefonu şarj cihazı, bluetooth kulaklık, cep telefonu kılıfı ve kablosu, mouse, kulakiçi kulaklık, akıllı saat, tablet ve LCD TV ürünler tercih edildi. Ramazan ayında bir önceki aya göre adetsel olarak en çok drone, ısıtıcı, aksiyon kamera, konsol aksesuar, ekran kartı, akıllı band, tam otomatik espresso makinesi, fritöz ve VR ürünlerinin satışında artış görüldü.

Kadınlar fritöz, erkekler LCD TV satın aldı

Kadınlar, evin en büyük yardımcıları fritöz ve şarjlı süpürgenin yanı sıra kulak içi kulaklık, ütü ve saç şekillendirme makinesi ürünlerine ilgi gösterirken, erkeklerin tercihlerinde daha büyük ekranlı LCD TV’ler, yüksek hafızalı tabletler ve erkek bakım kitleri öne çıktı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı