Etiket: Test

Havacılık Kriz Dönemlerinde Kritik Bir Rahatlama Sağlıyor

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), paydaşlara havacılığın doğal afetler ve insani kriz zamanlarında oynadığı kritik rolü hatırlattı.

Havayolu sektörü, IATA Dünya Kargo Sempozyumu için İstanbul’da bir araya gelirken, IATA Genel Direktörü Willie Walsh, önemli açıklamalar yaptı. Walsh, “Kriz vurduğunda, havacılık hep oradadır. Bağlantı, yardım ve ilk müdahale ekiplerini ihtiyaç duydukları yere ulaştırmak için çok önemlidir. Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremde de yine havacılığın önemi görüldü. Havayolları, depremin hemen ardından hayatların kurtarılmasına yardımcı oldu. Ve havayolları, hayati önem taşıyan kargo gönderileriyle toparlanmayı hızlandırmaya yardımcı olmaya devam ediyor” dedi.

Havacılığın sağladığı destekle;

• 90’dan fazla ülkeden 3.500 tonun üzerinde yardım ulaştırıldı

• Etkilenen bölgelere 350’den fazla yardım ve ülkesine geri dönüş uçuşu gerçekleştirdi

• Dünyanın dört bir yanından 130.000’den fazla müdahale ekibine ulaşım sağlandı

Teslim edilen kritik malzemeler arasında kışlık ceketler, battaniyeler, tuvaletler, hijyen malzemeleri, gıda, itfaiye ekipmanları, jeneratörler, çadırlar, su dağıtım rampaları, el fenerleri, uyku tulumları ve tıbbi malzemeler yer aldı.

Diğer yandan, Airlink, havacılık sektörünün krizlere nasıl tepki verdiğine dair güzel bir örnek sunuyor. Airlink, İnsani felaket zamanlarında bağışlanan havayolu kaynaklarını ve STK ihtiyaçlarını koordine eden kar amacı gütmeyen bir kuruluş. STK ve havayolu ortaklarıyla birlikte çalışan Airlink, 300 tonluk ek bir boru hattı ile 1.000 tonluk yardım malzemesinin etkilenen bölgeye taşınmasını koordine etti.

Şehirlerin ve altyapının dayanıklılığı, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin (sırasıyla SDG 9 ve 11) temel bileşenleri. Bu, hava taşımacılığının rolünün hem kendi başına önemli bir altyapı bileşeni hem de topluluklar için hayati bir yaşam çizgisi olduğu kriz zamanlarında test edilir.

Walsh, bu konuda ise şunları söyledi: “Havayolları her gün insanları, kültürleri, işletmeleri ve ekonomileri birbirine bağlayarak insanlığa muazzam bir pozitif katkı sağlıyor. Bu, ekonomik büyümeyi ve sosyal gelişmeyi teşvik ediyor. Afet meydana geldiğinde, bu bağlantılar daha da kritik hale geliyor. Bunu akılda tutarak, havacılığın her zamankinden daha güvenli, emniyetli, güvenilir ve sürdürülebilir hale gelerek bu rolü yerine getirebilmesini sağlamak için tüm paydaşlarımızı bize katılmaya davet ediyoruz. Havayolları olağanüstü bir dayanışma göstererek dünyanın dört bir yanındaki etkilenen topluluklara hayati malzeme ve yardım sağladı. Krizler sırasında, hayatları birlikte yeniden inşa etmeye çabalayarak umut, rahatlama ve yardım getiriyoruz. Böyle bir fark yaratan bir sektörün parçası olmaktan gurur duyuyorum” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Borusan Mannesman Çelik Boru Sektöründe İş’te Eşit Kadın Sertifikası Almaya Hak Kazanan İlk Şirket Oldu

Borusan Grup şirketlerinden Borusan Mannesmann, çelik boru sektöründe bir ilke daha imza attı. Sektöründe bugüne kadar pek çok öncü çalışmayı hayata geçiren ve geçtiğimiz senelerde sektörünün ilk sürdürülebilirlik raporunu yayınlayan şirket, İş’te Eşit Kadın Sertifikası’nı almaya hak kazanan ilk çelik boru şirketi oldu. 

Türkiye çelik boru pazarının lideri Borusan Mannesmann, iş hayatında kadınlara eşit haklar ve fırsatlar sunan kurumların bağımsız bir şekilde denetlenmesiyle verilen İş’te Eşit Kadın Sertifikası’nı almaya hak kazandı. Sürdürülebilirlik Akademisi ve Intertek işbirliği ile gerçekleştirilen denetim ve sertifikalandırma sürecinde;  Yönetim Sistemi, İşe Alım ve Çalıştırma, İş Sağlığı ve Güvenliği, Tedarik Zinciri ve Sosyal Etki olmak üzere 5 ana başlıkta değerlendirilen Borusan Mannesmann, sertifikayı almaya layık görülen çelik sektörünün ilk şirketi oldu. 

Kurumlar bağımsız denetim sonrası sertifikalandırılıyor

İş hayatında kadınlara eşit haklar ve fırsatlar sunan kurumlar, Sürdürülebilirlik Akademisi ve Intertek işbirliği ile bağımsız bir denetim sonrası sertifikalandırılıyor. Sertifikaya hak kazanan özel şirketlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve yerel yönetimlerin eşitlikçi yaklaşımlarının bu yöndeki dönüşümü desteklemesi hedefleniyor. Bağımsız sertifikasyon denetimlerini 100’den fazla ülkede denetim, gözetim, test, kalite denetimi ve sertifikasyona kadar pek çok alanda hizmet veren İngiliz denetim şirketi Intertek gerçekleştiriyor. İş’te Eşit Kadın Sertifikası’nın değerlendirme metodolojisine bakıldığında cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve ayrımcılık yapılmaması, ayrımcılığa karşı etkin bir yönetim sistemi oluşturulması, güvenli çalışma koşullarının sağlanması, şiddet ve tacizi önleme mekanizmalarının oluşturulması, tedarik zincirinin politikalar doğrultusunda bilgilendirilmesi, cinsiyet eşitliği ve kadının güçlenmesi için sosyal etki oluşturulması ve tüm paydaşların çözüme katılımının sağlanması gibi çok katmanlı ve detaylı bir analiz göze çarpıyor.

“Tüm çalışanlarımız için en uygun iş ortamını sağlıyoruz”

İş’te Eşit Kadın Sertifikası ile sektörlerinde bir ilke imza atmaktan mutluluk ve gurur duyduklarını ifade eden Borusan Mannesmann İnsan, Kurumsal Gelişim, Çevre ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı Nihan Alhan, “Borusan Mannesmann olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda önemli adımlar atan bir kurumuz. Bu alanda çalışmalarımıza yön veren Borusan Eşittir ekibimiz liderliğinde pek çok farklı ve uzun denetim sürecinden sonra İş’te Eşit Kadın Sertifikası’nı almaya hak kazandık. Bu sertifika ile cinsiyet farkı gözetmeksizin tüm çalışanlarımız için en uygun iş ortamlarını sağladığımızı ve böylece güçlü bir işveren markası olduğumuzu kanıtladık. Bizim için çok kıymetli olan bu sertifika, toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı çalışmalarımıza devam etmemiz için bizi motive edecek. Eşit çalışma ortamları için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz“ dedi.

 Borusan Eşittir 

Borusan, Holding ve Grup şirketleri, iklim, insan, inovasyon olan sürdürülebilirlik odak noktaları içerisinde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kapsayıcı çalışmalara insan başlığı altında yer veriyor. Eşitlik odaklı ilk projesini 10 yıl önce hayata geçiren ve eşitliğe adanmış 10 yılda pek çok kişiye dokunan Borusan, toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarını Borusan Eşittir Platformu altında yürütüyor. Borusan Eşittir yaklaşımını iş süreçlerine ve hayata geçirdiği tüm projelere entegre ediyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın aktifleri 100 milyar TL’yi aştı

Yılın ilk çeyreğinde aktiflerini bir önceki yıla göre yüzde 12 oranında artırarak 102,5 milyar TL seviyesine taşıyan Banka, Türkiye’nin geleceği için önem arz eden projelere sağladığı finansman desteği ile birlikte kredi hacmini geçen yıla oranla yüzde 10 artırarak 66,7 milyar TL’ye yükseltti.

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, 2023 yılına ait ilk çeyrek finansal sonuçlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıkladı. Banka, 2023 yılında ilk çeyreğinde aktiflerini bir önceki yıla göre yüzde 12 artışla 102,5 milyar TL seviyesine taşırken, net kârını yüzde 87’lik artışla yaklaşık 662,8 milyon TL’ye yükseltti. Kredi tutarı bir önceki yıla göre yüzde 10’luk artışla 66,7 milyar TL seviyesine ulaştı. 2023 yılı Mart ayı sonunda ortalama özkaynak kârlılığı yüzde 33 civarında gerçekleşti. Brüt takipteki kredilerin toplam kredilere oranı ise yüzde 1,35 düzeyinde seyrederek Bankacılık sektör ortalamasının altında yer aldı. Bankanın sermaye yeterlilik oranı ise yüzde 15,96 olarak gerçekleşti.

“İklim değişikliğiyle mücadele için, 110 milyon avroluk kaynağı yatırımcılarımızla buluşturacağız”

Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir dönüşümüne hizmet etmek amacıyla uluslararası kuruluşlardan elde edilen kaynakları yeni yatırımlarla buluşturduklarını belirten Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, “Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası olarak, ülkemizin de imzacısı olduğu Paris İklim Anlaşması ilkelerine uyum ve 2053 net sıfır karbon hedefi için sorumluluk alıyoruz. Bu kapsamda yenilenebilir enerji alanında yaklaşık 4.233 MW kurulu güce sahip 236 enerji projesine gerekli finansman desteği sağladık. Portföyümüzün yaklaşık yüzde 80’i sürdürülebilirlik temalı kredilerden oluşuyor. 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacının 15’ine doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlıyoruz. Alman Kalkınma Bankası (KfW) ile T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında imzalanan 100 milyon avroluk İklim Finansman Kredisini ve ek olarak Alman Hükümeti tarafından karşılanan 10 milyon avroluk hibeyi, Banka olarak yatırımcılarla buluşturuyoruz. Bu anlaşmayla birlikte ülkemizdeki sera gazı emisyonlarının azaltılmasına ve sürdürülebilir kalkınmaya destek sağlayacağımız için mutluyuz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemizin sürdürülebilir kalkınması için çalışmaya devam edeceğiz. Ayrıca, ülkemizde yaşanan üzücü deprem felaketi sebebiyle AFAD’a 100 milyon TL tutarında bağış sağladık. Önümüzdeki süreçte de bölgede bulunan vatandaşlarımıza desteğimizi sürdüreceğiz.” dedi. 

“Girişim sermayesi ekosisteminin gelişiminde aktif rol alıyoruz”

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın kurucusu olduğu Türkiye Kalkınma Fonu ile doğrudan yatırımlara kararlılıkla devam ettiklerini belirten Öztop, “Türkiye Kalkınma Fonu çatısı altında yönetilen ve özellikle savunma sanayi girişimlerini ana odağına alan Yenilikçi ve İleri Teknolojiler Fonumuzdan Beam Teknoloji şirketine yatırım yaptık. Bu yatırım ile siber güvenlik alanında faaliyet gösteren şirkete, test ve değerlendirme laboratuvar kapasitesinin artırılması ve ihracat odağının korunarak sürdürülebilir büyümenin temini için finansman sağlıyoruz. Buna ek olarak, Teknoloji ve İnovasyon Fonumuz aracılığıyla dijital pazarlama alanında faaliyet gösteren Wask şirketine ve Sermaye Fonumuz aracılığıyla bütünsel kaynak yönetimi alanında çalışmalarını gerçekleştiren Fazla şirketine yaptığımız yatırımlarla Türkiye girişim sermayesi ekosisteminin gelişiminde aktif rol alıyoruz.” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Huzursuz Bağırsak Sendromu Kadınlarda Daha Sık Görülüyor

İrritabl bağırsak sendromu (İBS), hassas bağırsak, huzursuz bağırsak diye de tanımlanan, bağırsak hareketleri ve bağırsak fonksiyonlarını etkileyen kronik fonksiyonel bir gastrointestinal sistem hastalık olarak biliniyor. Sendromun semptomları, ağrı, şişkinlik, gaz, kabızlık veya ishal gibi değişkenlik gösteren gastrointestinal şikayetlerle ortaya çıkabiliyor. Aksiyete, depresyon, fibromiyalji, kronik ağrı ve yorgunluk sendromu gibi birçok hastalıkla da beraber görülebiliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Abdullah Emre Yıldırım, 19 Nisan Dünya İBS Günü öncesi “İrritabl Bağırsak Sendromu” ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. 

Görülme sıklığı artıyor

İBS, dünya genelinde yaygın bir durumdur ve ülkemizde yapılan çalışmalara göre görülme sıklığı %10-15’tir. Kadınlarda erkeklere göre daha yaygındır. İBS’nin altta yatan nedeni tam olarak anlaşılamamıştır, ancak artan bağırsak hassasiyeti, bağırsak hareketlerinde değişiklik, mikrobiyata ile bağırsak ve beyin arasındaki iletişim bozulması, enfeksiyonlar, stres, beslenme faktörleri ve hormonal değişiklikler gibi faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.

Tanıda diğer bağırsak sorunlarına da dikkat!

İBS tanısını koyabilmek için tek bir tanısal test bulunmamaktadır. Hekim; hastanın hikayesini, şikayetlerini ve süresini, fiziki muayene ile beraber değerlendirerek ilerlemektedir. Fiziki muayene, kan testleri, bazı görüntüleme testleri ve endoskopik incelemeler gibi çeşitli testler içermektedir. Ayırıcı tanıda, inflamatuar bağırsak hastalığı, bağırsak kanseri, laktoz intoleransı, safra kesesi hastalıkları, gastroözefageal reflü hastalığı ve dispepsi gibi diğer gastrointestinal durumlar da dikkate alınmaktadır.

Kişiye özel tedavi önemli

İBS tedavisi, semptomların şiddeti ve türüne bağlı olarak değişebilmektedir. Diyet değişiklikleri, probiyotikler, spazm çözücü ilaçlar, dışkı yumuşatıcılar, ishal önleyiciler ve antidepresanlar gibi ilaçlar semptomları yönetmek için kullanılabilmektedir. Ayrıca, yaşam tarzı değişiklikleri, stres yönetimi, egzersiz ve uyku düzenlemesi gibi faktörlerin şikayetleri hafifletmeye yardımcı olduğu bilinmektedir. Kalıplaşmış tedaviler yerine hastalığın şiddeti ve tipine yönelik tedaviler özeleştirilerek hastaya sunulmaktadır. Gastroenteroloji uzmanı, diyetisyen ve gerekli durumlarda ise psikiyatri uzmanının ortak değerlendirmesi tedaviyi başarıya ulaştırmaktadır. Teşhis ve tedavi yaklaşımı, semptomların azaltılmasına ve yaşam kalitesinin artırılmasına yardımcı olabilmektedir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ramazan Sonrası Hazımsızlığa Dikkat!

Ramazan süresince yavaşlayan metabolizmanın, bayramda aşırı besin yüklemesine maruz kalması midede hazımsızlık, şişkinlik gibi birçok sağlık sorununa yol açabiliyor. Uzman Diyetisyen Ebru Çağıl, bu rahatsızlıkların önüne geçmek için bayramda doğru beslenme yöntemlerini uygulamak ve özellikle zencefil ve zerdeçal içeren fitoterapötik takviyelerden destek almak gerektiğini vurguladı.

 

Ramazan ayı boyunca öğün sayısının daha az olması ve sindirim sisteminin günün belirli saatlerinde dinlendirilmesi sonucunda beslenme alışkanlıklarında değişiklikler meydana gelir. Bayramın gelişi ile bu beslenme alışkanlıkları eski düzene uyum sağlamaya çalışır. Özellikle oruç dönemini geride bırakırken bayram sofralarında yediklerimizin içerikleri yoğunlaşabiliyor.

Hamur işleri, tatlılar, yüksek yağlı besinler, meşrubat veya çay, kahve gibi kafein içeriği yüksek içecekler gün boyu misafirler eşliğinde tükettiklerimiz listesinde yerini alıyor.

 

Uzman Diyetisyen Ebru Çağıl, Ramazan süresince dinlenen metabolizmamız zengin bayram sofralarında hızlı ve yoğun porsiyonlara maruz kaldığı için çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaşabildiğimizi söyledi. Hazımsızlık, şişkinlik gibi sindirim şikâyetlerinin en sık karşılaştığımız sorunlar olduğunu ifade eden Çağıl, “Bu rahatsızlıkların önüne geçmek için doğru beslenme modelini bulmak, hareket halinde olmak ve gerektiğinde tamamen bitkisel desteklerden faydalanmak gerekir” dedi.  

 

Beden sağlığının korunabilmesi için Ramazan sonrasında basit tedbirlerin yeterli olduğunu dile getiren Çağıl, şu önerilerde bulundu:

 

8 adımda doğru beslenme modeli

Oruç döneminden sonra gün içindeki öğün sayısını birden değil, kademeli olarak artırmakta fayda var. 

Bayramda sağlıklı bir kahvaltı ile güne başlanmalı. 

2-3 ana öğün yapılabilir fakat öğünler tatlı, börek gibi bayramlık ikramlarla geçiştirilmemelidir. Gün içindeki tatlı, çerez gibi atıştırmalıklar sınırlı olmalıdır. 

Çay ve kahve ile kafein alımının en çok arttığı zamanlar bayram günleridir. Bunlar mutlaka şekersiz içilmeli ve sınırlı tüketilmelidir. Aksi takdirde mide yanması, mide ekşimesi gibi durumlar yaşanabilir. 

Bayramda bol su tüketilerek hem porsiyon kontrolü sağlanabilir hem de kafeinli içeceklerin alınması önlenebilir. Gündüz içilemeyen su tüketim alışkanlığı böylece tekrar kazandırılmış olur. 

Bayramın adından da anlaşılacağı gibi ‘’şeker’’ tüketimi normale göre fazla olabileceği için porsiyon kontrolü özellikle önem taşımaktadır. Tatlı seçimleri şerbetli tatlılardan yana değil, sütlü tatlılardan yana olmalıdır. 

Olabildiğince hareketli olmak, asansör yerine merdiven kullanmak, yürüyüş gibi aktiviteler metabolizma hızını artırmak ve daha sağlıklı sindirim düzeni için önemlidir. 

Özellikle ramazan sonrasında yiyeceklerin daha rahat sindirimi için çiğneme süresi artırılmalıdır.

 

Bayramda sindirim problemi yaşayanlar için doğal destekler

Uzm. Dyt. Ebru Çağıl, özellikle bayramda mideye fazla yüklenmekten kaynaklanan hazımsızlık, şişkinlik gibi şikayetleri önlemek için doğru beslendikten sonra bitkisel desteklerden de yararlanmak gerektiğini vurguladı. 

Bu bitkisel desteklerin en başında Zencefil ve Zerdeçal’ın geldiğini belirten Çağıl, “Zencefil; şişkinlik ve hazımsızlığı önlemesi, ağrı hafifletici olması, inflamasyonu önlemesi gibi özellikleri sayesinde sindirim kanalında tedavi edici özelliğe sahip en güçlü bitkilerden biridir. Mide yüzeyinde ‘gerçek mide koruyucu’ özellik sağlar ve midedeki besinlerin daha kısa sürede bağırsağa geçişini sağlayarak midenin rahatlamasına destek olur. Zencefilin sadece besin olarak tüketimi içerisindeki Gingerol ve uçucu yağların tam olarak emilmemesine sebep olabilir. Bu yüzden özel olarak ekstrakte edilmiş takviye formunda kullanılması gerekmektedir” dedi. 

 

Zerdeçalın ise karın ağrısı, gaz sancısı, besinleri iyi hazmedememe ve karın bölgesinde şişkinlik halini önleyen bir diğer doğal kaynak olduğuna dikkat çeken Çağıl, “Aynı zamanda zerdeçal sindirim kanalında inflamasyonu ve mide ülserini önleyici etkinliğe sahiptir.  Safra asidi salgısını da düzenleyerek hazımsızlık şikayetlerinin önlenmesine yardımcı olur. Yaygın olarak baharat formunda tüketilen zerdeçalın emilimi tek başına oldukça zordur. Bu sebeple tek başına besin olarak tüketmek yerine, emilim düzeyi yüksek formülasyonları tercih etmek hazımsızlık şikayetlerinde en doğru seçenek olacaktır” diyerek sözlerine devam etti.

 

Zerdeçal ve zencefilin sofra kültüründeki tüketimi ile fitoaktif olarak alımında büyük farklar olduğunu vurgulayan Çağıl, etkinliği klinik çalışmalarla test edilen bitki temelli fitoaktif içeriklerin daha etkili olduğunu, emilim düzeyleri de göz önünde bulundurularak standardize bitkisel takviyelerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Bu iki fitoaktifin bir arada olduğu sinerjistik kombinasyonların en doğru bilgisi için eczacınıza danışabilirsiniz.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Zaman değiştikçe süre tahminleri de değişiklik gösteriyor…

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastanesi ABD. Psikiyatri Bölümü tarafından tasarlanan ve yürütülen “Geriye Yönelik (Retrospektif) Zamanlamanın Dinamikleri” başlıklı araştırmanın sonuçları yayınlandı. En doğru tahminler ise 15 dakikalık uzunluktaki olayları kestirmekte elde edildi.

24 bin 500 katılımcıyla gerçekleşen geriye yönelik zamanlama performansının (5-90 dakika) zaman dilimi aralığında araştırıldığı ankette katılımcılardan, kendi hızlarına göre dolduracakları bir dizi anketi doldurmalarının ne kadar sürdüğüne karar vermeleri istendi. Katılımcılar, sırasıyla 15 dakikadan daha kısa ve daha uzun süreleri olduğundan, anket sürelerinin tahmini zamanını daha fazla ve az olarak tahmin ettiler. Bunun yanı sıra 15 dakikalık uzunluktaki olayları kestirmekte en doğru tahminler elde edildi. 

Aralarında Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar ve Doç. Dr. Hüseyin Ünübol’un olduğu araştırmacılar, zaman dilimleri değiştikçe süre tahminlerindeki özneler arasındaki değişkenlik, zamanın bir fonksiyonu olarak katlanarak azaldı ve 30 dakika sonra alt bulgusuzluğuna (asimptot) ulaştı. 

Psychonomic Bulletin & Review de yayınlanan araştırmada son olarak, katılımcıların önemli bir kısmı, süre tahminlerini 5 dakikanın katlarına yuvarlayarak tam sayı önyargısı gösterdi. 

Geriye yönelik (Retrospektif) zamanlamanın dinamikleri araştırmasının kapsamı 

Çoğu aralık zamanlama araştırmasında birden fazla deneme üzerinden test edilirken katılımcılardan zamana dikkat etmeleri açıkça istendi ve ileriye yönelik (prospektif) zamanlama tahminlerine odaklanmaları talep edildi.  

Araştırmayı özetleyen Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastanesi ABD. Psikiyatristi ve Rektör Danışmanı Prof. Dr. Gökben Hızlısayar; 

“Aralık zamanlaması konusundaki mevcut anlayışımız öncelikle ileriye yönelik zamanlamaya dayanmaktadır. Bununla birlikte, gerçek hayattaki zamansal yargıların çoğu, olayların sürelerinin tahmin edilmesi gerekeceği şekilde önceden bilinmeden yapılır (diğer bir deyişle, geriye yönelik zamanlama). Mevcut çalışmada, sonuçlarımız, geriye yönelik zamansal yargılardaki sistematik önyargılar için kanıt sağlamaktadır ve geriye yönelik zamanlamadaki değişkenliğin daha kısa süreler için nispeten daha yüksek olduğunu göstermektedir. 

(Örneğin,