Etiket: Önce

2023 Yılının İkinci ÇEVKO Vakfı Söyleşisi Gerçekleştirildi İklim Krizine Dair Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler

ÇEVKO Vakfı Söyleşileri, 2023 yılında da devam ediyor. Küresel Isınma Kurultayı Komitesi işbirliğiyle, ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun hazırladığı bu yılki söyleşilerin ikincisi, “İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler” başlığıyla gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Küresel Isınma Kurultayı Komitesi Başkanı Celal Toprak’ın yaptığı, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in de katılımıyla gerçekleşen söyleşiye; P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim ve Medya Direktörü Nesli Kılıçal, Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi – Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu, Bursa Uludağ Üniversitesi İklim Elçisi ve Sürdürülebilir Kampüs Öğrenci Topluluğu Üyesi Simge Çağlar konuşmacı olarak katıldı. 

ÇEVKO Vakfı, ÇEVKO Vakfı Söyleşileri ile iklim krizi konusunu tüm yönleriyle ele alıyor. Küresel Isınma Kurultayı Komitesi işbirliğiyle, ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun hazırladığı bu yılki söyleşilerin ikincisi, “İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler” başlığıyla gerçekleştirildi. Zoom platformu üzerinde düzenlenen söyleşinin moderatörlüğünü, Küresel Isınma Kurultayı Komitesi Başkanı Celal Toprak üstlenirken, söyleşiye ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer ev sahipliği yaptı. 2023 yılındaki “ÇEVKO Vakfı Söyleşileri”nin ikincisinin konuşmacıları ise P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim ve Medya Direktörü Nesli Kılıçal, Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi – Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu, Bursa Uludağ Üniversitesi İklim Elçisi ve Sürdürülebilir Kampüs Öğrenci Topluluğu Üyesi Simge Çağlar oldu. 

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’den Siyasi Partilerin Mutlaka Dikkate Alması Gereken 10 Madde 

Moderatör Celal Toprak, ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’nin önemini vurgulayarak ilk sözü ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’e verdi. 2021 yılında ÇEVKO Vakfı’nın 30’uncu kuruluş yılı çerçevesinde başlatılan ve üçüncü yılına giren söyleşilerin toplumda farkındalığın yükselmesine katkı sağladığını söyleyen Mete İmer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzde genel seçimler var. Bu vesile ile bir sivil toplum kuruluşu olarak siyasal partilere çevre ile ilgili birtakım öneri ve çağrılarda bulunmak istiyorum. Özellikle çevre konusunda kamu otoritesini oluşturacak, siyasal partilerin sivil toplumu dinlemesi, onlarla birlikte çalışması başarı açısından çok önemli. Biz ÇEVKO Vakfı olarak, “Cumhuriyetin 100. Yılında Çevre Politikası Önerisi” hazırladık. Çevre, çok kapsamlı bir alan. Öncelikli konumuz olan İklim Krizi’ne karşı yapılması gerekenleri, ÇEVKO Vakfı olarak uzunca bir zamandır çeşitli vesilelerle ifade ediyoruz. Tüm siyasal partilere bu konunun önemini anımsatmak bakımından, iklim krizi ile mücadele konusunda geliştirdiğimiz 10 maddeden oluşan öneriler paketimizin burada kısaca üzerinden geçmek istiyorum. Biliyorsunuz, iklim krizi ile mücadele kapsamında Paris Anlaşması’nı kabul ederek ülke olarak “2053’te Karbon Nötr Olma Hedefi” belirledik. Birinci önerimiz, BM’ye verdiğimiz ulusal katkı beyanının güncellenerek daha iddialı hale getirilmesi yönündeydi; bu konuda 27. BM Taraflar Konferansı’nda, salım artışından yüzde 21 azaltım olan hedefimiz, artıştan yüzde 41 azaltım olarak güncellendi. Fakat biz bunun, 2053 yılında Karbon Nötr olabilmemiz için mutlak azaltım hedefi haline getirilmesi yönünde çalışılmasını öneriyoruz. İkinci önerimiz, İklim Yasası ve gerekli yasal düzenlemelerin çıkartılması ve bu konuda bir an önce uygulamaya geçilmesi. Bu alanda epeyce hazırlık yapıldığını biliyoruz, biz de bu çalışmalar içinde yer aldık ama zaman kaybetmeden bunların yürürlüğe girmesi çok önemli.  Üçüncüsü; bu yasal düzenlemelerle bağlantılı olarak Emisyon Ticaret Sistemi veya benzeri yöntemler yoluyla artık karbon salımına ülkemizde de bir sınır, bir bedel konulması. Dördüncüsü; enerji üretiminde kömürün kullanımına kademeli olarak azaltılması suretiyle son verilmesine ilişkin bir plan yapılması.  Bu konuda ilgililerden çok fazla ses duyamıyoruz. Tabii ki enerji güvenliğimiz önemli ama bütün dünyanın bu yönde hareket ettiğini düşünerek bu konuda da bir plan yapılmasını öneriyoruz. Beşincisi; ormanların ve diğer karbon yutaklarının çoğaltılması için yine bir plan yapıp uygulamak. Bu konuda da önemli çalışmalar var, sürdürülmesi gerekli. Altıncı olarak binalarda, sanayide ve ulaşımda enerji verimliliğinin artırılması, yenilenebilir enerjiye geçişin daha iddialı hale getirilmesi önemli. Yenilenebilir enerji açısından, kapasite olarak, aslında ülkemiz hidrolik enerjiyi de dikkate alırsak, yüzde 50’yi geçmiş durumda. Bu iyi bir sonuç. Ciddi bir kapasitemiz var fakat ülke potansiyeline uygun olarak bunu daha da ileriye götürebiliriz. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi yanında yeşil hidrojenden de yararlanabiliriz. Bu konudaki yatırımların, çalışmaların devam etmesi önemli. Yedinci olarak enerji sektörü ve sanayiden kaynaklanan salımların yanında ulaşımdan, binalardan, tarımdan ve atıklardan çıkan salımların da azaltılması önemli. Sekizinci önerimiz iklim değişikliğine uyum konusunda bölgesel ölçekli plan ve çalışmaların yapılarak yürürlüğe konulması. Bu konuda da çeşitli illerimizde çalışmalar başladı, ama bu çalışmaların ülke geneline yayılması, benimsenmesi, sahiplenilmesi çok önemli çünkü artık iklim değişikliğinden kurtuluşumuz yok.  İklim değişikliğine uyum sağlayacak önlemleri kesinlikle almamız gerekiyor. Bütün bunları gerçekleştirmek için ciddi bir finansal kaynağa gereksinim var ve belki de en zor kısım bu. Dokuzuncu önerimiz finansal kaynağın kamu, özel sektör, ulusal ve uluslararası fonlardan sağlanması için iş birliğiyle çalışılması. Onuncu ve son olarak da toplumda iklim krizine karşı farkındalığın oluşturulması, alışkanlıkların değişimi için ulusal kampanya başlatılması ve bunun sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz.   İklim krizi riski yüksek Türkiye için belirlediğimiz 10 maddeden oluşan bu önerilerle tekrar çağrıda bulunuyoruz. Kapsamı çok geniş olan “Çevre”nin diğer konuları da önemli. Bu konular, iklim değişikliğinin yanında, atık yönetimi, su kalitesi, hava kalitesi, gürültü, yatay mevzuat, kimyasallar gibi pek çok alt başlıktan oluşuyor. Bu başlıklarda da yapılacak şeyler var. “Atık Yönetimi”, ÇEVKO Vakfı olarak bu alanda uzmanlaşmış bir kuruluş olduğumuz için bizim açımızdan öncelikli, çünkü dünyanın döngüsel ekonomiye geçmekte olduğu günümüzde, bütün dünya atığın çöp değil, değerlendirilmesi gereken bir kaynak olduğunu konuşuyor. Bunun Yeşil Mutabakat ile, AB ile yaptığımız sözleşmelerle yakından ilgisi var.  “Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu”, atıkların kaynağında ayrı toplanıp geri dönüştürülmesi için aslında AB’de 20-30 yıldır uygulanmakta olan bir model.  Bu modeli biz, ülkemizde 2-3 yıl öncesine kadar sistematik olarak 15 yıl uyguladık; fakat daha sonra terk ettik. Siyasal partilere, Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’nun ülkemizde finansal bir model olarak, tüketim sonrası atıkların geri dönüştürülmek üzere kaynağında ayrı toplanması için kullanılabilecek verimli bir yöntem olduğunu hatırlatmak istiyor; bu modelin ülkemizde yeniden tesis edilmesi için çağrıda bulunuyoruz.” 

ÇEVKO Vakfı Söyleşilerine Üniversitelerin ve Gençlerin Katılımı Çok Önemli 

ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’ne üniversitelerin ve gençlerin katılımının önemine vurgu yapan Mete İmer, “Üniversitelerimiz, öğrencilerimiz ve sanayi kuruluşlarımızla birlikte bu söyleşileri yapmaktan dolayı çok mutluyuz.  Sanayisiz bir toplum mümkün değil, ama gençlerimiz sanayi kuruluşlarını da, bilinçli birey ve tüketiciler olarak, çevreyle ilgili konularda her zaman uyarmamız gerektiğini düşünüyor.  Bireyler, tüketiciler olarak taleplerimiz değişirse, sanayi de buna uymak zorunda kalacaktır. Öncü sanayi kuruluşları, sürdürebilirlik ve iklim krizi ile savaşım konusunda çalışmalarına çoktan başladılar ve bu konularda örnek oluyorlar. Diğer ekonomik işletmeler de onları izleyecektir. Ben, hukuk kuralları, yasal düzenlemelerin uygulanması bakımından kamu otoritesini de önemsiyorum. Kısacası gezegenimizi kurtarmak yine bizim elimizde. Bilimsel gelişmelerin ışığında güzel bir gelecek mümkün” şeklinde konuştu.

P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim ve Medya Direktörü Nesli Kılıçal: “NASA İle Ürün Geliştiriyoruz”

“Türkiye’de 10 evden 9’unda varız” diyen P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim ve Medya Direktörü Nesli Kılıçal, kullanıcılarını bu ekosistemin nasıl bir parçası haline getirdiklerini ve onları nasıl birer “İklim Elçisi”ne dönüştürmeye çalıştıklarını anlattı: “Mete Bey’in de söz ettiği üzere 10 maddede de yer alan enerji tasarrufu hakkında bilgi vermek istiyorum. Kullanılan enerjinin yüzde 30’u evlerde tüketiliyor. Bizim de banyo ve mutfaklara yönelik suyla, elektirikle kullanılan ürünlerimiz var. Bu nedenle evde kullanılan enerji bizi çok ilgilendiriyor. P&G olarak her yıl 20 binden fazla araştırma yapan bir şirketiz. Bu araştırmalar sayesinde tüketicilerin kullanım alışkanlıklarını, ürünlere bakış açısını anlamaya çalışarak ürünler geliştiriyoruz. Analizler de elektrik ve su kullanımına odaklanmamız gerektiğini söylüyor. Örneğin, Fairy, ön yıkama alışkanlığına son vermek amacıyla çok ciddi çalışmalara imza attı. Biz bu yönde iletişim yapan ilk markalardan biriyiz. Kullanıcıların alışkanlıklarını değiştirmeyi hedefledik. Ayrıca alışkanlıklarından, ön yıkamadan vazgeçmeyen kullanıcılar için geçen yıl Fairy Power Sprey’i çıkardık. Ev içi tüketimi yüksek olan ürünler söz konusu olduğunda kullanıcıları bu yönde bilinçlendirebilmenin öneminin farkındayız. Benzer bir çalışmayı, Ariel ve Alo markalarımızda da yapıyoruz. Çamaşır yıkamadaki ayak izinin yüzde 60’ı  yine kullanım alışkanlıklarından kaynaklanıyor. Oysa Türkiye’de tüm çamaşırların 30 derecede yıkanması, 6 milyon hanenin bir yıllık elektrik ihtiyacından tasarruf edilmesi anlamına geliyor. 2021 yılında NASA ile yaptığımız bir çalışmadan da söz etmek istiyorum. Uzaya giden astronotların kıyafetlerini nasıl yıkadığını hiç düşündünüz mü? Uzun süre giyiyorlar ve sonunda yakılıyor. NASA ile yaptığımız iş birliği ile kıyafetlerin uzayda nasıl yıkanabileceğine çözüm bulmaya odaklandık. Öncelikle lekeyi çözücü maddede silikon kullanılmaması gerekiyor ve deterjanın tamamı bozunabilir maddeden olmalı. Ayrıca soğuk suda performans göstermesi gerekiyor. 

İyi haber ise şu; Çok az su kullanılan, hafif ve çok soğuk suda yıkamayı mümkün kılan Tide İnfinity adlı bu ürün sadece uzayda kullanılmayacak. Bu teknolojileri tüketicilerin hizmetine de sunuyoruz. Uzayda işe yaradığını kanıtlayan deterjan dünya için de çevre dostu ve az kaynak kullanan çözümler sağlayacak.dünyada da kullanılması planlanıyor.  Dünyada enerji ve su tasarrufuna, sürdürülebilirliğe güçlü bir şekilde katkıda bulunan çalışmalarımıza devam edeceğiz.” 

Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi – Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu: “Çocuklara Sürdürülebilir Bir Gelecek Bırakabilecek Miyiz?” 

Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi – Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu, İklim Krizi’ni net rakamlar vererek ortaya koyarak yapılması gerekenlerden çok “yapılmaması gerekenler”in altını çizdi: “Aslında bu dünyadaki yaşamımızı ‘sürdüremiyoruz’. Arz ve talep birbirini tutmuyor. Gezegenin bize sundukları azalırken bizim talebimiz artıyor. Temiz su azalıyor. İklim düzenlenemiyor. Türler kayboluyor. Bütün bu kaynakların yenilenme hızı bizim tüketme hızımıza yetişemiyor. Biyoçeşitlilik alarmda ama bizim gündemimizde daha çok İklim Krizi var. Net sıfır hedefleri koymaya başladık ama biyoçeşitlilik için bir hedef bile koyamıyoruz. Ben burada biraz İklim üzerinden gideceğim. Net sıfır nedir? Ne kadar emisyon salınıyor ve ne kadarı yutaklar aracılığıyla emiliyor? Dengede olursa, net sıfırdan bahsedebiliriz. Oysa ki bir açık var. 59 milyar ton sera gazı atmosfere veriliyor! Ulaşım, endüstri, binalardan kaynaklanan emisyonlar, en başta enerji temininden kaynaklanan emisyonlar nedeniyle net sıfırdan uzağız. Üstelik lehimize çalışan yutakları aleyhimize çeviriyoruz. Ağaçları kesiyoruz mesela. Mete Bey çok güzel ifade etti: politikacılardan ilk istememiz gereken şey de bu. Çocuklara yaşanabilir, sürdürülebilir bir gelecek bırakabilecek miyiz? Kurum ve kuruluşların verdikleri sözler de takip edilmeli; bunun bir karşılığı, cezası da olmalı. 2100 yılının sonuna doğru eğer bu sözler verilirse, önlemler alınırsa 1.5-2 derece sıcaklık artışının sınırı altında kalabiliriz. Türkiye aslında 2038 yılına kadar emisyonunu artıracağını söyledi. Artıştan azaltım yapacağını belirtti. Net sıfır sözünü vermek kolay değil aslında. Tüm emisyonları kapsadığından emin olacağız. Ayrıca kendi sınırlarımızın dışını da düşünüyor muyuz? Yasal düzenlemelerimiz yerinde ve uygulanabiliyor mu? Emisyon Ticaret Sistemi ile belli yaptırımlar gelecek, onları da bekliyoruz. Hem gezegen hem ülkemiz ölçeğinde yapmamız gerekenler var. 564 milyon ton bir salımımız var ülke olarak (karbondioksit eşdeğeri). Bireysel karbon ayak izimiz yıllık 6.7 ton düzeyinde (karbondioksit eşdeğeri). 1990’da 4 tondu bu değer.! Bir önceki yıl 6.3’tü. Gittikçe artıyor. 1990’da o zamanki emisyonların yüzde 25’ini yutaklarımız yutabiliyordu. 2020’de bu rakamın, yüzde 10.86 düzeyine indiğini görüyoruz. Dolayısıyla net sıfırdan uzaklaşıyoruz. Sadece ağaç dikerek de net sıfıra ulaşmamız mümkün değil. Büyümek değil, dengelenmek söz konusu olmalı. Gerekirse “küçüleceğiz”. BM’nin daha çok yaptırım gücüne sahip olmasını diliyorum. Bizim kullandığımız temiz elektrik, yüzde 50 civarında. Elektrikleşme endüstriyel kuruluşlar açısından önemli bir adım ama yapılması gerekenler bununla bitmiyor. Öte yandan döngüsel ekonomi, mevut kapitalist düzen içerisinde, bence bir ütopya. Döngüsel ekonomi diyor ki daha az satın al, daha az hammadde kullan, kullandığın hammaddeyi de işin bittiğinde çöpe atma, tekrar tekrar kullan. Oysa ki kaynak artık yok, hammadde tükeniyor. Bakış açımızı değiştirmeliyiz. Eko tasarım diye bir kavram var. Çevre için tasarım yapmaktan, dayanıklı ürünler tasarlamaktan yola çıkıyor. Yani ürünler çabuk bozulsun daha çok tüketilsin değil, dayanıklı ürünler çıksın, hızlı moda olmasın gibi kurallar getiriyor… AB, Yeşil Mutabakat söylemiyle  aslında zihinsel bir dönüşümün gerekli olduğunu söylemeye çalışıyor.”

Bursa Uludağ Üniversitesi İklim Elçisi ve Sürdürülebilir Kampüs Öğrenci Topluluğu Üyesi Simge Çağlar: “Gençler Olarak Her Alanda Daha Aktif Olmak İstiyoruz”

Bursa Uludağ Üniversitesi İklim Elçisi ve Sürdürülebilir Kampüs Öğrenci Topluluğu Üyesi Simge Çağlar, Çevre Mühendisliği Yüksek Lisans son sırıf öğrencisi. Üniversitelerinin Sürdürülebilir Kampüs Topluluğu üyesi ve İklim Elçisi olarak söyleşiye katılan Çağlar, gençlere söz verilmesinden dolayı duyduğu mutluluğu dile getirerek çalışmaları hakkında bilgi verdi: “Atığın Modası Geçti etkinliğinden çevre yürüyüşlerine, Sürdürülebilirlik ile Tanışıyoruz Etkinliğinden Elektrikli ve Elektronik Atık Toplama Günü’ne, birçok etkinlik gerçekleştik, projelere imza attık. Paydaşlarla düzenli olarak toplantılar yaptık, araştırma raporları yayımladık. Haberler ve söyleşilerle de halkın konuya ilgisini çekmeye çalıştık. Gençlerin birinci ağızdan çevresel haklarını, sosyal haklarını iletebilmeleri için çalışmalar yürütüyoruz. Politikalarda, uygulamalarda aktif rol almak istiyoruz. Devletin, vakıfların teşviki de önemli. Çok farklı bölümlerden arkadaşlarımızla bir araya geldik, bu etkinlikleri de beraber yürüttük. Çevreyi umursamayan sanayi kuruluşları olmasından şikayetçiyiz. Çevre hareketleri devam ediyor ama kirletenlerin ekonomik olarak desteklendiği bir sistem istemiyoruz. Çevre politikalarının değişmesini istiyoruz. Sanayi kuruluşlarının genç bir zihniyetle, çevreci bir zihniyetle yönetilmesini istiyoruz.   Öğretmenler, sanayiciler, yere çöp atmayan anne babalar, her bireyin katkısı söz konusu. Sürdürülebilir ve temiz bir çevreyi böylelikle yaratabileceğiz.”

Küresel Isınma Kurultayı Komitesi işbirliğiyle, ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun hazırladığı “İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler” başlığını taşıyan ikinci söyleşiyi, ÇEVKO Vakfı’nın YouTube kanalından da izleyebilirsiniz: 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

UNDP ve Birleşik Krallık, deprem bölgesinde atık yönetimi yükünü hafifletmek için güçlerini birleştiriyor

Binlerce depremzedenin yerleştiği Kilis’e yeni bir yol süpürme aracı teslim edildi

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Birleşik Krallık, Türkiye’de 6 Şubat 2023 depremlerinden etkilenen toplulukların acil ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla uygulayacakları 1,9 milyon ABD Doları tutarındaki programın başlangıcı olarak Kilis Belediyesi’ne yeni bir yol süpürme aracı teslim etti. UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, 27 Nisan 2023 günü, yeni aracı Kilis Belediye Başkanı Servet Ramazan’a sundu. Kente daha önce 110 atık konteyneri ve kırılgan haneler için 200 hijyen paketi ve temizlik malzemeleri de gönderilmişti. Ayrıca, Kilis’in dar sokaklarında dolaşabilecek şekilde tasarlanmış küçük bir çöp kamyoneti olan “çöp taksisi” de yakında teslim edilecek.

Yakınındaki diğer illerde yaşanan ağır yıkıma uğramamış olsa da, Kilis bu afetin yükünü başka biçimde çekiyor: Komşu bölgelerden on binlerce depremzede Kilis şehrine sığındı. Kilis böylesine büyük bir göç ile ilk kez karşılaşmıyor. Suriye’deki iç savaşın neden olduğu mülteci krizi boyunca, Kilis’in nüfusu 120.000’den 220.000’i aşkın bir sayıya yükseldi. Depremlerden önce Kilis, nüfus oranı itibarıyla, Türkiye’de tüm belediyeler içinde en yüksek oranda geçici koruma altında Suriyeliyi barındırıyordu. Şimdi de deprem nedeniyle belediye sınırları içinde yaşayan nüfus yaklaşık 300.000’e ulaştı.

“Gururlu ve kadim Kilis şehrinin süregelen cömertliği karşısında saygıyla eğiliyoruz” diyen UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton sözlerini şöyle sürdürdü: “Milyonlarca insanın evlerini ve varlıklarını kaybetmesine, daha güvenli yerlerde dostlarına ve yakınlarına sığınmasına neden olan deprem felaketinin etkisinin tüm ülkede nasıl hissedildiğini Kilis’te görüyoruz. Bu hareketlilik, yeni gelenlere de kamu hizmetleri sağlamak için çabalayan ev sahibi belediyeler için de büyük zorluklar yaratıyor. Atık yönetimi ağır yük altında; işte bu noktada UNDP, Birleşik Krallık finansmanıyla destek sağlıyor.”

“Kilis, depremden sonraki yalnızca 10 hafta içinde nüfusunda yüzde 40 artış yaşadı. Şu an bizim en önemli görevimiz, şehrimizde yaşayan herkes için sağlıklı ve insana yakışır yaşam koşulları oluşturmak.” diyen Kilis Belediye Başkanı Servet Ramazan sözlerini şöyle sürdürdü: “UNDP ile depremden öncesine dayanan yakın bir iş birliğimiz var. Depremden bu yana da bize çöp konteynerleri ve hijyen malzemeleri sağladılar. Bugün teslim edilen yol süpürme aracı ise, atık yönetimimizi daha da geliştirecek ve sokaklarımızı herkes için temiz tutmaya ve sağlıklı hale getirmeye yardımcı olacak.”

Yol süpürme aracı, günde yaklaşık 320-330 ton atık üreten kalabalık bir kentte, acilen ihtiyaç duyulan atık toplama ve sokak temizleme hizmetini sağlayacak. UNDP-Birleşik Krallık ortaklığı, deprem nedeniyle atık yönetim kapasitesinin yıkıma uğradığı yerler dahil olmak üzere, diğer yerlere de benzer destekler sağlayacak.

Birleşik Krallık finansmanı ayrıca, UNDP’nin depremin etkilediği Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş illerinde kırılgan gruplar için temel bakım hizmetleri sunan gezici ve geçici merkezler kurmasına ve depremden en fazla etkilenen bazı bölgelerde, yaşadıkları yerlerden ayrılmak zorunda kalmış kişilerin, hayatlarını yeniden kurmaya başlamasına destek olmak için mesleki eğitimler düzenlemesine yardımcı olacak.

Birleşik Krallık finansmanı, 16 Şubat 2023’te yayınlanan BM Acil Yardım Çağrısı kapsamında UNDP’nin talebine karşılık sağlandı. 

“Yıkıcı depremlerin ardından Birleşik Krallık, Türk hükümetinin insani yardım talebine hızla yanıt verdi.” diyen Birleşik Krallık Büyükelçisi Jill Morris, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birleşik Krallık hükümeti, tarihindeki en hızlı insani yardım müdahalesini başlattı. Arama Kurtarma Ekiplerimiz (ISAR), depremin ardından 72 saat içinde olay yerindeydi. Birleşik Krallık’ın gönderdiği tıbbi ekip, 18.000’den fazla kişiyi tedavi etti ve ayrıca Türkiye ve Suriye’ye 534 tonun üzerinde yardımın ulaştırılmasına yardımcı olduk. BM kuruluşları ile birlikte çalışarak, uluslararası müdahale desteğimizi sürdürüyoruz. Finansmanımızla sağlanan yol süpürme aracının, şehrin atık yönetimi yükünü hafifletmesine yardımcı olacağını umuyoruz.”

Şubat 2023 depremleri Türkiye’nin güneyinde 110.000 km2 büyüklüğünde bir bölgeyi vurmuş, 50.700’i aşkın insanın ölümüne, 3,3 milyon insanın (bölge nüfusunun yüzde 20’sinden fazlasının) yerinden olmasına, 313.000 binanın yıkılmasına yol açmıştı. UNDP, BM, AB ve Dünya Bankası’nın desteğiyle Türk Hükümeti tarafından hazırlanan afetin mali etkilerine ilişkin analiz raporu “Türkiye Deprem Toparlanma ve Yeniden İmar Değerlendirmesi (TERRA)”ya göre, depremlerin yarattığı toplam hasar ve zarar 103,6 milyar ABD Doları olarak tahmin ediliyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tavşancıl sahilinden 6 bin yavru balık İzmit Körfezine salındı

‘İzmit Körfezi Balıklandırma Projesi’ kapsamında Dilovası Tavşancıl sahilinde 6 bin yavru balık denize salındı

Yaptığı çevre yatırımlarıyla İzmit Körfezine yeniden hayat veren Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, ‘İzmit Körfezi Balıklandırma Projesi’ kapsamında çalışmalarını sürdürüyor. Daha önce Kocaeli’nin birçok farklı sahilinden 36 bin yavru balığı İzmit Körfezine salan Büyükşehir, bugün de 6 bin yavru balığı Dilovası Tavşancıl sahilinde düzenlenen tören ile İzmit Körfezine saldı. Böylelikle 2017 yılından bu yana 42 bin yavru balık deniz ile buluşmuş oldu. Başkan Büyükakın’ın talebi üzerine törene katılan çocukların hepsi bir yavru balığı denize bıraktı. Başkan Büyükakın da, törene katılan Doğal Yaşam ve Çevre Belgeselcisi Savaş Karakaş ile birlikte birer yavru balığı deniz ile buluşturdu.

BALIK SALMA TÖRENİNE YOĞUN KATILIM

Dilovası ilçesinin en güzel mekânlarından olan ve geçtiğimiz yıllarda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilen Tavşancıl Sahil Parkı önemli bir törene ev sahipliği yaptı. ‘İzmit Körfezi Balıklandırma Projesi’ kapsamında yavru balıkların denize salma törenine Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Dr. Metin Türker, Dilovası Kaymakamı Dr. Metin Kubilay, Dilovası Belediye Başkanı Hamza Şayir, Doğal Yaşam ve Çevre Belgeselcisi Savaş Karakaş, Dilovası AK Parti İlçe Başkanı İlhan Yıldırım, AK Parti Kocaeli Milletvekili Adayı Gülay Artut, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Gökmen Mengüç, siyasi parti temsilcileri, belediye meclis üyeleri, STK temsilcileri, vatandaşlar, öğrenciler ve basın mensupları katıldı.

BAŞKAN BÜYÜKAKIN: “DİLOVASI BENİM ŞAHSİ MESELEM”

Balık salma töreninde konuşan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, “Güzel bir bahar sabahında sizlerle geleceğimiz açısından böyle güzel bir projeyi hayata geçiriyor olmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Burada olmaktan ayrı bir keyif alıyorum. Dilovası’nda yaşayan kardeşlerimiz bilir ki Dilovası benim şahsi meselemdir. Dilovası zaman zaman hava kirliliği ve sağlık koşulları ile hatırlanır oldu. Bizde Dilovası’nı yaşanabilir bir yer yapmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya ant içtik. Dilovası’na her şey yakışır dedik. Kömürcüler OSB’yi kapatacağız dedik,  kapattık mı? Kapattık. Ne söz verdiysek yaptık. Hastane yoluna daha rahat erişilsin dedik. Vadinin içerisinden viyadük yapacağız dedik ve şuan viyadük yapılıyor. Altyapısından üstyapısına ne lazımsa Hamza Başkan ne dediyse, değerli ilçe başkanı bizden ne rica ettiyse, Milletvekili adayımız değerli kardeşimiz Gülay Hanım bizden ne istediyse onları tek tek hayata geçirmek için emek verip koşturuyoruz” dedi.     

“DENİZE SADECE BALIK ATABİLİRİZ”

Konuşmasına devam eden Başkan Büyükakın, “Bizim şahsi bir başka meselemiz daha var. O nedir? O da Mavi Vatandır. Uğruna şehitler verdiğimiz bu topraklar gibi, aynı hassasiyet ve kararlılıkla sahip çıkmamız gereken en güçlü varlıklarımızdan birisidir. Bizim Kocaeli sınırlarımızda iki tane denizimiz, 7 tane mavi bayraklı plajımız var. Birde Sapanca gölümüz var. Gözümüz gibi koruyoruz hepsini. Eskiden ‘İyilik yap denize at, balık bilmez ise halik bilir’ diye bir söz vardı. Ben şimdi o sözü değiştiriyorum. Denize ne olursa olsun hiçbir şey atma. Bu iyilik bile olsa atma. Denize sadece ne atabiliriz, balık atabiliriz” şeklinde konuştu.  

“BU BALIKLARIMIZI TAKİP EDİYORUZ”

Bu güzel ve faydalı projeyi bilgisi olmadan eleştirenlere tepki gösteren Başkan Büyükakın, “Biz bu projeyi yıllardır Tarım Bakanlığımız ve TAGEM ile birlikte yürütüyoruz. Bu balıklar takip ediliyor ve üzerinde çipler var. Balıkçılarımız ile temas halindeyiz. Onlar bu balıkları belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra yakaladıklarında o balıkların bilgilerini bize geri dönüş yapıyorlar. Adım adım takip ediyoruz. Denizin neresine bıraktık sonra nereye gittiler, göç yolları neresi, nerede yumurtluyorlar, kaç ay da ne kadar büyüyorlar. Bunları biz sürekli olarak takip ediyoruz. Biz bu denizin içerisinde ne var ne yok sürekli bakıyoruz. Çünkü deniz bizim için Mavi Vatan. Bu denizi korumak için 23 adet arıtma tesisi yaptık. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, arıtmada Marmara’nın lideri. Neden bunu yapıyoruz denize bir şey olmasın diye. Uçağımızla gemileri denetliyoruz, gözlerinin yaşına bakmadan cezalar kesiyoruz” ifadelerini kullandı.          

 

“TÜRKİYE’DE ÖRNEK BİR PROJE YÜRÜTÜYORUZ”

Şuana kadar 6 kez denize balık saldıklarını belirten Başkan Büyükakın, “Bu güne kadar denize levrek, çupra, kalkan balığı saldık. Takibini de TAGEM ile birlikte yaptık. Türkiye’de örnek bir proje yürütüyoruz. Bu projeyi 2007 yılından bu yana yapıyoruz. Sonra da denizi izletiyoruz, deniz içerisindeki biyoçeşitlilik artıyor mu? Balık türleri artıyor mu? Bunları ayrıca da yayınlıyoruz. Fener balığından Yunus’una kadar artık çeşit çeşit balıklar burada görülmeye başladı” dedi.  

“BALIKLARIMIZI DENİZ İLE BULUŞTURUYORUZ”

Törende konuşan Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Dr. Metin Türker ise, “Bugün bu güzel projede denizimize balıklarımızı bırakacağımız bu programda olmaktan mutluluk duyduğumu ifade ediyorum. Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili 330 tane gölü olan 850 barajı olan ve bin 500’ün üzerinde göleti olan balıkçılık ve su ürünleri açısından da muazzam bir potansiyeli olan bir ülkeyiz. Bizim balıkçılık için bunun ekosistemini doğa da canlı bir şekilde tutmamız gerekiyor. Biz özellikle levrek ve çupra da Dünya birincisiyiz. Kalkanda da dünya ikincisiyiz. Balık yetiştiriciliğinde ise Avrupa birincisiyiz. Koruma, kullanma dengesi acısından bugün burada yaptığımız balıklandırma çalışmasının yüzlercesini yapıyoruz. TAGEM olarak 2017 yılında Belediye başkanlığımızla bir protokol yaptık. Bu protokol çerçevesinde iki araştırma enstitümüz, burada balıklarımızı deniz ile buluşturuyoruz. Bu güzel körfezimizi temizleyen ve balıklandırmaya destek olan Tahir başkanımıza teşekkür ediyorum” dedi.

“BUGÜNE KADAR DENİZDEN HEP ALDIK ŞİMDİ VERECEĞİZ”

Böyle güzel bir törene davet edildiği için Başkan Büyükakın’a teşekkür eden Belgeselci Savaş Karakaş ise, “Bugüne kadar denizden hep aldık, işte bugün Tahir Başkanımla birlikte denize vereceğiz. Kalkan balığı, deniz levreği ve çupra, tam 6 bin balık, bunlar yavru balıklar. Onlar İzmit körfezinde, denizleri ile buluşacaklar ve denizlerinde büyüyecekler. Marmara denizi, bizim kalbimiz, canımız, tamamı bize ait olan bir deniz. Bu denize gözümüz gibi bakmamız lazım” şeklinde konuştu.

ŞAYİR’DEN BAŞKAN BÜYÜKAKIN’A TEŞEKKÜR

Balık salma töreninde konuşan Dilovası Kaymakamı Dr. Metin Kubilay, “Böylesi önemli ve güzel bir projeye imza attıkları için Büyükşehir Belediye Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Bu balıklandırma projesinde Dilovası’nda Tavşancılımızda olmasında gurur duyuyoruz. Yine çevrenin korunmasına balıklandırma proje ile destek oldukları için yine teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Törendeki protokol konuşmalarında söz alan Dilovası Belediye Başkanı Hamza Şayir, “Bakanlığımız ve Büyükşehir’imizin sayesinde çok güzel hizmetler aldık. Bu hizmetlerden dolayı bize abilik yapan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Büyükakın başta olmak üzere tüm vekillerimize, AK Parti İl Başkanımıza ve Bakanlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

6 BİN YAVRU BALIK

Çevre yatırımlarına ağırlık veren ve İzmit Körfezi’nin çevresini ileri derecede biyolojik arıtma tesisleriyle çeviren Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, balık türlerinin zenginleştirilmesi, biyolojik çeşitliliğin devamı ve halkın denizden daha fazla istifade etmesi için İzmit Körfezini Balıklandırma Projesini başlattı. İzmit Körfezinden alınan kalkan, levrek ve çupra türlerinden anaç balıklar Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü ile Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsünde çoğaltıldı.

TOPLAMDA 42 BİN BALIK

Anaç balıklardan elde edilen yavrular 2017 yılında İzmit Körfezine salınmaya başladı. Bu zamana kadar 36 bin levrek, kalkan ve çupra yavrusu İzmit Körfezine bırakıldı. 6 bin yavru balık daha İzmit Körfezine salınırken proje kapsamında toplamda 42 bin yavru balık İzmit Körfezine bırakılmış oldu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Nevşehir Belediyesi denetim ve kontrolünde hizmet vermekte olan özel halk otobüsleri 5 nolu hattında değişikliğe gidildi

Terminal – Sümer Mahallesi – Cevher Dudayev – Devlet Hastanesi – Üniversite arasında çalışmakta olan 5 nolu araçların güzergahı vatandaşlardan gelen talepler doğrultusunda incelenerek yeniden düzenlendi.

Düzenleme ile birlikte, daha önce Terminal-Güney Çevre Yolu-Mesleki Eğitim Merkezi-Kaldırım Mezarlığı-Fevzi Çakmak Caddesi güzergâhında çalışan 5 nolu özel halk otobüslerinin güzergahı Terminal-Yavuz Sultan Selim Caddesi-TOKİ Blokları-İrşad Caddesi-Fevzi Çakmak Caddesi şeklinde değiştirildi.

‘Sanayi Yol Boyu’ diye tabir edilen Tekyıl petrol-Kaldırım Mezarlığı arasında 5 nolu hatta çalışan özel halk otobüsleri ise 29 Nisan 2023 Cumartesi gününden itibaren hizmet vermeyecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Balıkesir’e Dünyanın En Büyük Rüzgar Türbinlerinden Biri Geliyor

Türkiye’nin öncü özel sektör elektrik üretim şirketi Enerjisa Üretim, yatırım planlarında önceliklendirdiği rüzgar enerjisi alanında yeni bir karasal türbin modelinin prototip kurulumu için öncü Alman rüzgar türbin üreticilerinden biri olan ENERCON ile anlaşma imzaladı. ENERCON’un yeni geliştirdiği E-175 EP5 adlı yeni türbin modeli Türkiye’de ilk kez kurulacak.

Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir enerji hedefleri açısından stratejik öneme sahip olan rüzgar enerjisi yatırımlarını sürdüren Enerjisa Üretim, ENERCON ile yeni bir anlaşmaya imza attı. ENERCON’un geliştirdiği ve 175 metre ile dünyada en büyük rotor çaplı türbinler arasında yer alan E-175 EP5 modeli 6 megavat ve artırılabilir kapasitesiyle enerji üretimi yapacak ve Türkiye’de Enerjisa Üretim’in belirlenen sahalarında kurularak test edilecek. Böylece ENERCON, yeni geliştirdiği türbinler için yurtdışında yaptığı test çalışmalarını ilk kez Türkiye’de de sürdürmüş olacak.

Yeni Türbinler Balıkesir ve Bandırma’ya Kurulacak

Prototip olarak üretilecek yeni model E175 EP5 türbinler, Enerjisa Üretim’in Bandırma Enerji Üssü ve Balıkesir Rüzgar Enerji Santrali’nde kurulacak. Türbinler ticari olarak satışa çıkmadan önce, Enerjisa Üretim santrallerinde test edilecek.

Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, “Türkiye’nin hem ekonomik hem de çevresel hedefleri açısından yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmaya ihtiyacı var. Biz de Enerjisa Üretim olarak ülkemizin yenilenebilir enerjideki güçlü potansiyelini kullanmak üzere rüzgar ve güneş yatırımlarımızı hızla hayata geçirmeye devam ediyoruz. Yatırımda ve üretimde sektöre öncülük eden bir konumda olmakla birlikte sektörün gelişmesi için elimizi taşın altına koymaya ve her türlü desteği vermeye hazırız. Tüm ekosisteme fayda sağlayacak bu iş birliği ile sektörümüzde hem teknolojinin gelişmesine hem de insan kaynağının gelişimine sürdürülebilirlik açısından katkı sağlamayı hedefliyoruz. ENERCON ile imzaladığımız anlaşma ile dünyada en büyük rotor çaplı türbinler arasında yer alan E175 EP5 yeni türbinleri test etmek ve gelişimine katkı sağlamak için ev sahipliği yapacağız. Yeni türbinlerin Türkiye’de Enerjisa Üretim santrallerinde test edilecek olması bizim ve ülkemiz için çok önemli. Yatırımlarımızı hep en yeni teknolojilerle hayata geçirdik ve henüz piyasaya sunulmayan bu türbinleri de inşallah başarılı geliştirme süreci sonrasında yeni sahalarımızda da göreceğiz.” dedi.

ENERCON CEO’su Dr Jürgen Zeschky, “Yeni türbin tipimiz ile Enerjisa Üretim ile güvene dayalı iş birliğimizi sürdürmekten mutluluk duyuyoruz” dedi. ENERCON, önümüzdeki üç yılda Enerjisa Üretim için Türkiye’de 1.000 MW karasal güç kuracağımız YEKA RES 2 projesinin rüzgar türbinlerinin tedarikçisi konumunda. Yeni E-175 EP5’in teslimatı ile ortaklığımızın bir sonraki bölümünü başlatıyoruz.’’ dedi.

Geçtiğimiz Ekim ayında Enerjisa Üretim ve ENERCON arasında yapılan anlaşma kapsamında Enerjisa Üretim’in toplam 1,2 milyar dolar yatırımla hayata geçireceği yerli ve yenilenebilir santral yatırımları, Türkiye’nin şebekesine 1.000 megavat ek kapasite kazandırma imkanı tanımıştı. 5 yıl içerisinde Çanakkale, Aydın, Balıkesir ve Muğla’da üretime başlayacak santrallerin hem yatırımını hem de işletmesini üstlenen Enerjisa Üretim, yatırımların hayata geçmesiyle Türkiye’nin en büyük temiz enerji üreticisi konumunu güçlendirmeye devam edecek.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bakan Kurum İstanbul’da Konyalılarla Buluştu

İstanbul Konyalılar Buluşması Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un katılımıyla yapıldı. Depremlerin ardından Hatay’da gittikleri her yerde çift başlı Selçuklu Kartalıyla, Konya Büyükşehir Belediyesi’ni gördüklerini vurgulayan Bakan Kurum, “Gittiğimiz her yerde Konya’nın belediyelerini görüyorduk. 

AK Parti’mizin belediyelerini görüyorduk. Konya insanının vefakarlığını, AK davamızın cefakarlığını, gönül belediyeciliğimizin en güzel örneklerini görüyoruz. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Anadolu’daki ilk başkentimiz, Selçuklu’nun kalbi Konya’mızda da yatırımlarımızla, projelerimizle 5 yıldır belediye başkanlarımızla birlikte çalıştık. ‘O iş benimdir, bu iş başkasınındır’ demedik. Milletimiz bizden ne istediyse o projeyi gerçekleştirebilmek için Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Konya’mızın her bir karşını tıpkı atalarımızın yaptığı gibi ihya çalışmaları yaptık. Bugün Cumhuriyetimizin 100. yılında Konya’mıza gelecek milyonlarca misafirimizi bambaşka bir Konya karşılıyor” dedi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, “Aramızdaki bu birlik ve beraberliği daha da güçlendirmek ve şehrimizi sizlerin gurur duyacağı bir hale getirmek için aralıksız çalışmaya devam ediyoruz. Ülkemiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde son 21 yılda tarihinin en parlak dönemini yaşarken Konya’mız ise bu büyük atılımda önemli bir pay aldı. İnşallah bu yatırımlar artarak devam edecek. Konya’mız tüm dünyada yıldızını daha da parlatırken Türkiye Yüzyılı’nın ise incisi olacak. Tüm bu yatırımların baş mimari olan Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız, hemşehrimiz Sayın Murat Kurum’a sonsuz teşekkür ediyorum” açıklamasını yaptı.

İstanbul’da Konyalılar Buluşması Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un katılımıyla yapıldı.

 

Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen Konyalılar Buluşması’nın açılış konuşmasını yapan Konyalı Sanayici ve İş Adamları Derneği (KONSİAD) Genel Başkanı Kemal Çelik, “Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Zeytinburnu Belediye Başkanımızın destekleriyle böyle bir organizasyonu düzenledik. Çok şükür, ciddi bir başarı var. Teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, böyle güzel bir toplantıya ev sahipliği yapmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti ifade ederek, “Bakanımıza Zeytinburnu’na yaptığı emekleri, katkıları için teşekkür ediyorum. Hepimiz 14 Mayıs için Cumhurbaşkanımızın hızına yetişmeye çalışıyoruz. Allah bu milletin başından Cumhurbaşkanımızı Recep Tayyip Erdoğan’ı eksik etmesin” ifadelerini kullandı.

“İNSAN KONYALILARLA BİRLİKTE OLUR DA MUTSUZ OLUR MU?”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, “İnsan Konyalılarla birlikte olur da mahzun olur mu? İnsan Konyalılarla birlikte olur da mutsuz olur mu? İnsan Konyalılarla birlikte olur da yorgun olur mu? Bu ne güzel hemşehricilik, bu ne güzel topluluk. Sayın Bakanım bugün bizler Konya’dan sizlere nefes, soluk vermek adına, beraber olmak adına geldik. Sizin gayretlerinizi, çalışkanlığınızı, samimiyetinizi sadece biz Konyalılar değil, tüm Türkiye takdir ediyor. Bugün öyle bir tablo gördük ki rahat rahat Konya’ya dönebiliriz. Sizleri hemşehrilerimize emanet ediyoruz. İnşallah onlar da 14 Mayıs’ta hemşehrileri için gerekli gayreti gösterecek. Zeytinburnu Belediye Başkanımıza da misafirperverliği için teşekkür ediyorum” dedi.

“SELÇUKLU DAR-ÜL MÜLKÜNDEN OSMANLI PAYİTAHTINA SELAMLAR GETİRDİM”

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, İstanbul’daki Konyalılarla bir araya gelmekten dolayı yaşadığı mutluluğu ifade ederek konuşmasına başladı. Selçuklu Dar-ül Mülkü Konya’dan Osmanlı Payitahtı İstanbul’a selamlar getirdiğini ifade eden Başkan Altay, “İstanbul’daki Konyalılar buluşması hem İstanbul’daki kardeşlerimizle dostluğumuzu pekiştirmeye hem de hasret gidermeye vesile oldu. Konya 10 bin yıl önce Çatalhöyük’ten başlattığı kadim yolculuğunu eşsiz kültürüyle bütünleştirmiş, alim ve ulemalarıyla tüm dünyayı etkilemiş, medeniyetlerin beşiği bir şehirdir. Baharda toprak nasıl yeşilleniyorsa, bizler de hemşehrilerimizle kardeşlik bağıyla bağlanıyor, gönüllerimizi kardeşlikle yeşertiyoruz. Aramızdaki dayanışmanın özünü her zaman en derinden hissediyoruz” diye konuştu.

“SİZLERLE BİRLİKTE ŞEHRİMİZİ YARINLARA TAŞIMA GAYRETİNDEYİZ

“Bizde hemşehriliğin tarifi başkadır. Hemşehrilik haritada sınırları olsa da gönüllerde sınırların kalktığı, mesafeler ne kadar uzak olsa da her bir kardeşimizle yan yana omuz omuza olmayı başardığımız bir anlayıştır” diye konuşmasını sürdüren Başkan Altay, “Dünyanın neresinde olursa olsun, Konya’mızı kalbinin derinliklerinde taşıyan her bir hemşehrimiz bizler için büyük bir öneme sahip. Sizlerin görüş ve düşüncelerine her zaman büyük önem veriyor, sizlerle birlikte şehrimizi yarınlara taşıma gayretinde bulunuyoruz. Aramızdaki bu birlik ve beraberliği daha da güçlendirmek ve şehrimizi sizlerin gurur duyacağı bir hale getirmek için aralıksız çalışmaya devam ediyoruz. Sizlerin desteğiyle inşallah Konya’mızı geçmişi kadar görkemli bir gelece taşımak için çaba sarf ediyoruz. Ülkemiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde son 21 yılda tarihinin en parlak dönemini yaşarken Konya’mız ise bu büyük atılımda önemli bir pay aldı. AK Parti döneminde son 20 yılda şehrimize tamı tamına 168 milyar 363 milyon liralık büyük bir yatırım gerçekleştirildi. İnşallah bu yatırımlar artarak devam edecek. Konya’mız tüm dünyada yıldızını daha da parlatırken Türkiye Yüzyılı’nın ise incisi olacak. Tüm bu yatırımların baş mimari olan Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız, hemşehrimiz Sayın Murat Kurum’a sonsuz teşekkür ediyorum” açıklamasını yaptı.

“TÜRKİYE ÇOK DAHA PARLAK BİR İSTİKBALE EMİN ADIMLARLA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEK”

14 Mayıs seçimlerinin önemine de değinen Başkan Altay, “Kasım 2002’de milletimizi karanlık günlerden AK yarınlara taşımak için çıkılan bu kutlu yolculuk bugün bağımsız ve milli politikalarla yerli ve milli üretim anlayışıyla demokrasi ve kalkınma hamleleriyle taçlanarak şahlanışın temelini oluşturdu. Türkiye çok daha parlak bir istikbale emin adımlarla yürümeye devam edecek inşallah. Bu uğurda ulvi bir mücadele için kollarını sıvayan İstanbul milletvekili adayımız, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum başta olmak üzere tüm saygıdeğer milletvekili adaylarımıza yürekten başarılar diliyorum. 

Sayın Cumhurbaşkanımızın şehrimize olan yakın ilgi ve sevgisi, sayın bakanımızın destekleriyle Konya’mızın hayalleri bir bir gerçekleşti elhamdülillah. Hatta başkalarının hayal bile edemediği yatırımları birlikte şehrimize kazandırdık. Sayın Bakanımızla birlikte Konya’mızda ortaya koyduğumuz birlik ve beraberlik tüm Türkiye’de gıpta ile takip edilir hale geldi. Bu süreçte şehrimiz her alanda çok önemli ilerlemeler kaydetti ve vizyon projelerle ihya olmaya başladı. Sayın Bakanımıza tüm Konyalılar adına hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Ev sahipliğinden dolayı Zeytinburnu Belediye Başkanımıza da şükranlarımı sunuyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

“KONYA’NIN BİR EVLADI OLMAKTAN İFTİHAR EDİYORUM”

AK Parti Konya Milletvekili Selman Özboyacı da şöyle konuştu: “AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın bütün belediye başkanları çalışkandır, işini iyi yapar. Konya’mızda özellikle merkez ilçe belediye başkanlarımız, Cumhur İttifakı’ndaki 25 ilçe belediye başkanı ama başta Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız belki Türkiye’nin en çalışkan belediye başkanı. Allah Uğur Başkanımızdan razı olsun. Biz, 10 gün, 15 gün, 20 gün Hatay’daydık. Orada gerçekten bulunan bütün vatandaşların Konya’ya nasıl bir ünsiyetle bağlandığını biliyoruz. O yüzden Sayın Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. AK Parti iktidarlarının bütün bakanları zaten çalışkandır. Ama bizim gönlümüzde Murat Kurum bakanımız kadar çalışkan asili gelmemiştir. Allah Sayın Bakanımızdan razı olsun. Bunu milletvekili sıfatımla değil; bir Konyalı vatandaş sıfatıyla söylüyorum. Biz Ankara’da, Türkiye’nin dört bir yanından Bakanımızın ne kadar sevildiğini biliyoruz. İnşallah İstanbul’daki Konyalılara yani sizlere emanet ediyoruz Bakanımızı. Konya’nın bir evladı olmaktan iftihar ediyorum.”

“KONYA İLE İSTANBUL ARASINDA ÇOK GÜÇLÜ BİR BAĞ VAR”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Adayı Murat Kurum ise, İstanbul’un 200 bin Konyalıya ev sahipliği yaptığını belirterek konuşmasına başladı. Bakan Kurum, “Konya ile İstanbul arasında çok güçlü bir bağ var. Burada yaşayan hemşehrilerimiz İstanbul’umuzun siyasetine, kültürüne, sanatına ve ticaretine yön veriyor. Bizleri bir araya getirdiği için tüm KONSİAD ailesine şükranlarımı sunuyorum” dedi.

“HATAY’DA NEREYE GİTSEK KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYEMİZİ GÖRÜYORUZ”

Depremlerin ardından Hatay’da gittikleri her yerde çift başlı Selçuklu Kartalıyla, Konya Büyükşehir Belediyesi’ni gördüklerini vurgulayan Bakan Kurum, “Konya’nın belediyelerini görüyorduk. AK Parti’mizin belediyelerini görüyorduk. İşte Konya insanının vefakarlığını, AK davamızın cefakarlığını, gönül belediyeciliğimizin en güzel örneklerini görüyoruz. Bu manada Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız ve tüm personeliyle tüm Konyalılara, Konyalı belediyelerimize yapmış oldukları hizmetlerden dolayı can-ı gönülden teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“BUGÜN TAM 120 BİN KONUTU VE KONUTUN YAPIMI İÇİN İNŞA ÇALIŞMALARINI BAŞLATMIŞ DURUMDAYIZ”

Bakan Kurum şöyle devam etti: “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, bugün tam 120 bin konutu ve konutun yapımı için inşa çalışmalarını başlatmış durumdayız. İlk konutlarımızı daha birkaç gün önce Gaziantep’te, Kahramanmaraş’ta afetzede kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah, 1 yıl içerisinde 319 bin toplamda 650 bin konutumuzu yapacak, yaralarımızı tamamen saracağız. Ve bunu söylerken bazıları merak ediyor: Nasıl yapacaksınız? Bir yılda 319 bin konut biter mi? Toplamda 650 bin konutu yapabilir misiniz diye bizim adımıza hesap yapıyorlar. Biz, 20 yıldır Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu ülkeye 100 yılda yapılacak yatırımları nasıl yaptıysak; Elazığ’da, Malatya’da, Trabzon’da, İzmir’de, Bartın’da, Sinop’ta afetlerde, sellerde, milletimizin yanında nasıl olduysak o konutları söz verdiğimiz gibi onlara nasıl yetiştirdiysek, inşallah Allah’ın izniyle, milletimizin destekleriyle de, dualarıyla da 11 ilimizi yeniden ayağa kaldıracağız. Bu söz, kimin sözüdür biliyor musunuz? İşte 21 yıldır bu işleri, bu hizmetleri gece gündüz çalışarak milletine sevdalı liderimiz, Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sözüdür.”

“KONYA’MIZIN HER BİR KARŞINI TIPKI ATALARIMIZIN YAPTIĞI GİBİ İHYA ÇALIŞMALARI YAPTIK”

İstanbul’da dev eserleri ihya ederken 81 ilde de AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bakanlıklarının bir projesi olduğunu kaydeden Bakan Kurum, “Anadolu’daki ilk başkentimiz Selçuklu’nun kalbi Konya’mızda da yatırımlarımızla, projelerimizle, çalışmalarımızla memleketimizi istikbale taşımak için 5 yıldır belediye başkanlarımızla birlikte mücadele ettik. O iş benimdir, bu iş başkasınındır demedik. Milletimiz bizden ne istediyse o projeyi gerçekleştirebilmek için Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Konya’mızın her bir karşını tıpkı atalarımızın yaptığı gibi ihya çalışmaları yaptık. Bugün Cumhuriyetimizin 100. Yılında Konya’mıza gelecek milyonlarca misafirimizi bambaşka bir Konya karşılıyor” cümlelerini kurdu.

“TÜRKİYE’Yİ YÜZ YIL GERİYE GÖTÜRMEK İSTEYENLER VAR”

14 Mayıs’ta Cumhuriyet tarihinin en kritik seçiminin yapılacağını paylaşan Kurum, “Açıkça görüyoruz ki artık saflar netleşti. Ben 81 ili 500 kez ziyaret ettim. Nerede bir yangın, sel olsa biz vatandaşın dizinin dibindeydik. İhtiyaçları giderene kadar da oradan ayrılmadık. Tüm kurumlarımız aynı özveriyle çalışmaya devam ediyor. Biz böyle iken bir de karşı tarafa bakıyoruz, Millet İttifakı’na, siyasi arşivleri gerçekleştirilmemiş sözlerle dolmuş, taşmış… Yaptıkları hiçbir iş yok. Durum şudur, bir tarafta ‘Dev projeleriyle yükselen bir Türkiye’ diyen Cumhur İttifakımız, diğer tarafta ise Türkiye’ye dair tek bir projesi olmayan Kılıçdaroğlu var. Bir tarafta milleti için köprüler, tüneller, hızlı tren hatları, şehir hastaneleri, havalimanları, millet bahçeleri, sosyal konutlar inşa edenler var, diğer tarafta milletin gönlüne boş vaatlerle girmeye çalışanlar var. Türkiye’yi yüz yıl geriye götürmek isteyenler var” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı