Etiket: Dünya

Yetişkinlerde Aşı Takvimi Hayat Kurtarıyor

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre aşılama ile her yıl 3 milyon kişinin hayatı kurtuluyor. Toplumdaki aşılama oranının artması hem hastalığın daha hafif geçmesini hem de hızlıca bulaşmasının önüne geçiyor. Koronavirüs sürecinde aşılama nedeniyle yaklaşık 10 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesinin önlendiği tahmin ediliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Funda Timurkaynak, 24-30 Nisan Aşı Haftası’nda yetişkin aşılama takvimi ile ilgili bilgi verdi. 

Aşılar modern dünyanın en önemli icatlarının başında gelmektedir. Yılda 3 milyondan fazla kişinin hayatının kurtulmasını sağlayan aşılar, geçtiğimiz yıllarda belli hastalıklarda başarılar elde edilmesine neden oldu. Çiçek veya kızamık hastalığının dünya üzerinden kalkmış olmasının tek nedeni aşılardır. 

Kanseri önleyen aşı Hepatit B

Aşılar bir yandan hastalıklardan korurken, bir yandan da kanser gibi hastalıklara bağlı gelişen olumsuz etkileri önlemektedir. Özellikle Hepatit B aşısı, kanser önleyen aşı olarak bilinmektedir. Doğumdan sonra ilk 24 saat içinde ilk dozu yapılan Hepatit B aşısı, karaciğer kanserini engelleyen bir aşı olarak bilinmektedir. Ülkemizde 10 yıldır yeni doğan bebeklere Hepatit B aşılaması yapılmaktadır. 

Ek hastalıkları olanlar aşılama takvimine önem vermeli

Sağlıklı yetişkinlerin aşılama takvimini düzenlemesi önemlidir. Bununla birlikte hastalığı bulunan yetişkinlerin özellikle aşılama takvimine dikkat etmesi gerekmektedir. Diyabet hastaları, kronik bronşiti olan hastalar, astımı olan hastalar, kalp hastaları yani bypass geçirmiş ya da koroner arter hastalığı olanlar, kanser hastaları, kemik iliği nakli olan hastalar veya organ nakli hastalarının kendi durumlarına özel aşılar olması gerekmektedir. Bu ek hastalıkları bulunanlar hastalıklara ya da hastalıkların etkilerine açık hale gelebilmektedir. Sağlıklı bireylerin kolayca atlatabileceği hastalıkları aşı olunmadığı takdirde ölüme kadar giden olumsuz sonuçlarla karşılaşılabilmektedir. 

Hastaneye yatışlar aşılarla önlenebilir 

Hastalıklar nedeniyle immün yani bağışıklık sistemi baskılanmış olan hastaların her yıl mutlaka grip aşısı olması gerekmektedir. Grip aşısı olanların hastaneye yatışlarının %70 oranında azaldığı belirlenmiştir. Bağışıklık sistemi baskılanan hastaların grip olmasıyla birlikte kalp yetmezliği olanlarda durum kötüleşebilir, bronşit tablosu ağırlaşabilir veya astım atağıyla birlikte solunum sıkıntıları gelişebilir. Hem hastalıkların ağırlaşmaması hem de hastaneye yatışların önlenmesi, hastaların ölüm oranını da azaltmaktadır. Ekim ayının sonunda yeni çıkan grip aşıları yani yıla göre antijeni değişen aşının yaptırılması gerekmektedir. Toplumdaki grip salgınının da önüne geçilebilmektedir. 

İmmün sistemi baskılanan, şeker yani diyabet hastalığı olanlar, risk grubundaki hastalar veya ameliyatla dalağı alınmış ya da çalışmayan kişilerin pnömokok yani zatürre aşısı olması önerilmektedir. Dalak mikropları süzen ilk noktadır. Bu nedenle dalağı olmayan veya çalışmayan hastalarda mikroplar filtreden geçirilmeden direkt kana geçmektedir. Pnömokok yani zatürre aşısı özellikle bu hastalara önerilmektedir. 

Tetanos aşısı da her 10 yılda bir tüm sağlıklı bireylerin aşılanması gereken bir diğer aşıdır. Yıllar geçtikçe tetanos aşı etkinliğini yitirmektedir. Köpek ısırığı, toz ve toprak ile kontamine olmuş yaralanmalar gibi durumlar söz konusu olduğunda vücutta tetanos gelişebilmektedir. Bu hastalık ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir. Bu nedenle her yetişkinin grip aşısı olduğu gibi tetanos aşısı olması gerekmektedir. 

Çocukluk yaş gruplarında yapılan meningokok aşısı, menenjit yani beyin zarı iltihabının ölümcül sonuçlarını ortadan kaldırmaktadır. Eğer çocukluk çağında meningokok aşısı yapılmadıysa, Hac ibadetini gerçekleştirmeye giderken, yurtlarda kalınacağı zaman veya kışlada vakit geçirileceği zamanlarda meningogok aşısının olunması gerekmektedir. Meningokok bakterisi solunum yolundan taşınmaktadır. Kişiler hasta görünmese de solunum yolunda taşıdıkları bu bakteri nedeniyle yurt veya kışla gibi kalabalık ortamlarda kolaylıkla salgınlara neden olabilmektedir. Hastalık iyi tedavi edilmezse menenjit yani beyin zarı iltihabı ile ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir. 

65 yaş üzeri için zona aşısı önemli

Suçiçeği virüsünün dozu artırılarak hazırlanan zona aşısı, 65 yaş üzerindeki yetişkinlere önerilmektedir. Herhangi bir sağlık problemi bulunmasa da zona hastalığı ileri yaşlarda sorunlara yol açabilmektedir. Çocukluk çağında suçiçeği geçirilmiş olunsa bile, zona virüsü hücrelerin sinir uçlarında yer etmektedir. Aktive olduğu zaman çok ağrılı ve özellikle yaşlı hastalarda ağrının kontrol altına alınmasının güçleştiği zona hastalığı ortaya çıkabilmektedir. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sağlık Kahramanları Kanser Ve Kalp Farkındalığı İçin Serbest Dalış Yaptı

Dünyada, yaşamı tehdit eden en önemli hastalıklar arasında ilk iki sırayı, kanser ve kalp rahatsızlıkları alıyor. Bu süreçle mücadelede yüksek morale sahip olmak hastaları yaşama bağlıyor. Hayatına aktif bir şekilde devam eden, sosyalleşen ve farklı aktivitelerle hastalığı değil, hayatı yaşayan kanser ve kalp savaşçıları, hem hastalık sürecinde hem de daha sonrasında sosyal yaşama daha kolay adapte olabiliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi’nden Prof. Dr. Fatih Aydoğan ve Memorial Şişli Hastanesi Kalp-Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, hayatlarına dokundukları hastalarıyla birlikte 25 Nisan Salı günü Emaar Akvaryum’da sağlık farkındalığı için dalış yaptı. Hastalık süreçlerinde doktorlarıyla omuz omuza mücadele eden hastalar, su altında özel mesajlar içeren pankartları doktorları ile birlikte açtı. Bu tecrübeye, Dünya serbest dalış rekortmeni olan milli sporcu Şahika Ercümen de eşlik etti.

Kanser onların hayallerini erteleyemedi

İlk olarak Prof. Dr. Fatih Aydoğan ile hastası Bahar Karacan akvaryuma dalış yaptı ve su altında “Kanser Hayallerinizi Ertelemesin” yazılı pankartı açtı. 38 yaşındaki Karacan kanserin hayalleri erteleyemeyeceğinin en güzel örneklerinden birini oluşturuyor. Bahar Karacan geçtiğimiz sene meme kanserine yakalanmıştı. Prof. Dr. Fatih Aydoğan’ın ameliyat ettiği Karacan kısa sürede sağlığına kavuştu. Karacan ameliyat sonrası da aktif yaşamına devam ettiğini belirterek, “Aslında eşimle birlikte üstü üste hastalıklar yaşadık. 12 yıl önce hayatımı birleştirdiğim eşim evliliğimizin 2. ayında kansere yakalandı. Doktorlar çocuk sahibi olamayacağımızı söylemişti ama dünya tatlısı bir oğlumuz oldu. Ben de 2022 yılında meme kanseri ile tanıştım ancak hastalığın yaşamımı kısıtlamasına bir an bile izin vermedim. Çeşitli spor dalları ile uğraşıyorum. Şimdi de kanser hastalarına umut olabilmek adına bir dalış gerçekleştirdik. Hayallerinizden ne olursa olsun vazgeçmeyin” dedi. 

“Sanatın ve sporun iyileştirici gücünden faydalanılmalı”

Meme kanseri konusunda farkındalık oluşturmak adına çok sayıda sosyal sorumluluk projesine katılmış olan Prof. Dr. Fatih Aydoğan, kanser hastalarında sadece tedavinin değil, hobilerin de yaşama tutunmak ve hastalığı yenmek için büyük önem taşıdığını belirterek “Hastalarımıza sanatın ve sporun iyileştirici gücünden faydalanmaları gerektiğini aktarıyoruz. Meme kanserinde tedavi sadece tümörü çıkarılması veya ilaç uygulamalarından oluşmuyor. Hastaların fiziksel iyiliklerinin yanında ruhsal ve sosyal yönden iyilik halini de sağlamak önem taşıyor. Bunun için hastaların severek sürdürecekleri hobiler seçmeleri ve kendilerini psikolojik olarak iyi hissedecekleri aktivitelere yönelmeleri tedavinin olmazsa olmazı. Ayrıca kanserle savaş sonrası birçok spor rahatlıkla yapılabilir. Bu aktiviteler hastaların tam iyileşme sürecine önemli katkıda bulunacaktır” dedi.

Hastalar ve sağlık kahramanlarıyla dalış yapan milli sporcu Şahika Ercümen, duygularını şu sözlerle anlattı; “Amacımız bugün bir farkındalık oluşturmaktı. Çünkü kanser süreci zor bir süreç ve motivasyon çok çabuk düşebiliyor. Su ve spor da bunun en iyi destekçilerinden birisi. Kanser, doğru tedavi ile kazanabilecek bir savaş. Savaşın sonrasında hayallerinden peşinden gitmeye devam edebiliyor tüm hastalar. Ben de bir astım hastasıyım ve evde oturup hastalığımla bir şekilde demoralize olabilirdim ancak sporu tercih ettim. Hayallerin peşinden gitmek çok önemli. Hastalığın beni yenmesine izin vermedim. Buradaki hastalar da bugün hastalıklarıyla savaşı bir kez daha kazandı” 

Prof. Dr. Bingür Sönmez bypass olan hastası ile dalış yaptı

Ülkemizde en yaygın hastalıklardan biri olan kalp problemleri de hastaları endişelendiren rahatsızlıklar arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Kalp problemi olan hastalar özellikle ameliyat sonrası eski yaşamlarına devam edemeyecekleri, artık yarım insan oldukları gibi yanlış düşüncelere kapılabilmektedir. Ancak daha önce hastaları ile Ağrı Dağı’na tırmanan Prof. Dr. Bingür Sönmez şimdi de su altına dalarak bu inanışın doğru olmadığı mesajını somut bir şekilde verdiklerini dile getirdi. Prof. Dr. Bingür Sönmez “Su altında Kalp Hastaları Zirvede de Olabilir, Suların Derinliklerinde de” yazılı pankartı 10 yıl önce bypass olan ve 3 damarı değişen 77 yaşındaki diş hekimi hastası Nezih Saruhanoğlu ile birlikte açtı. Dalış sporcusu olan ve 28 yıl boyunca Türk Balıkadamlar Spor Kulübü Başkanlığını yapan Saruhanoğlu ameliyat olduktan sonra da dalmaya devam etti. Her yıl düzenli olarak kalp kontrollerini yaptıran Nezih Saruhanoğlu’nun sağlık kontrolleri dalış öncesinde Prof. Dr. Bingür Sönmez yönetiminde yapıldı. Nezih Saruhanoğlu, bypass ameliyatının dalış yapmasına engel olmadığını, yıllardır bu sporu severek yaptığını belirtti. 

“Bypass sonrası dalış yapıp dağa tırmanabilirsiniz” 

Sporun kalp sağlığı için çok önemli olduğunu her fırsatta belirten ve kendisi de sporcu olan Prof. Dr. Bingür Sönmez konu ile ilgili şunları kaydetti: “Kalp ameliyatı sonrası bazı hastalar depresif bir döneme girebiliyor. Travma sonrası sendrom olarak da adlandırılan bu süreç 1 ile 3 ay arasında devam edebiliyor. Bypass ameliyatı sonrası 1 ay dinlendikten sonra kişi günlük yaşantısına dönebiliyor. 3 ay sonra da egzersiz ve spor yapabiliyor. Kaygı ve stres seviyesini daha iyi yönetebilen ve aile bağları sağlam olan insanlar ise genellikle bu dönemi daha çabuk atlatabiliyor. Yoga, egzersiz, spor, çeşitli sanatsal terapiler de kalp ameliyatı olmuş kişilerin günlük yaşamlarına adapte olmalarını sağlamak açısından büyük önem taşıyor. Ameliyatından 3 ay sonra kişi 3500 rakımlı bir dağa tırmanıp, 20 metreye kadar su altına dalış yapılabiliyor. Bu organizasyon da kalp hastalarının tam olarak iyileşebilmesi için hayata katılmalarının, aktif kalmalarının gerekliliğine işaret etmesi açısından çok önemli.   

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sağlıkta Şiddete Hayır! Şiddetin Olmadığı Bir İletişim Mümkün

Uzm. Kln. Psk. Tuğçe Dabağer Dilek, “Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yıl dünyada yarım milyona yakın insan öldürülmekte ve milyonlarca kişi şiddete maruz kalmaktadır. Sağlık alanında yaşanan şiddeti toplumda var olan şiddetten ayrı düşünmek olanaksızdır. Yapılan çalışmalar, her 3 sağlık çalışanından birinin şiddete maruz kaldığını göstermekte olup, sağlık kurumlarında çalışmanın; şiddete uğrama açısından, diğer işyerlerine göre 16 kat daha riskli olduğu saptanmıştır. Türkiye’de sağlık alanındaki şiddetin %49-91 arasında değiştiği görülmektedir. Sağlık kurumlarındaki şiddetin olduğundan daha az oranda bildirilme sebebi ise sağlık çalışanlarının çalışırken saldırıya uğramayı mesleğin doğası gibi algıladığı, yalnızca yaralanma gibi ciddi olayları şiddet olarak değerlendirdiği tespit edilmiştir” dedi.

 

“Eğitimsizlik, düşük sosyo-ekonomik durum, psikolojik ve toplumsal sorunlar ve yasal düzenlemeler sağlıkta şiddet artışının nedenlerindendir”

 

Uzm. Kln. Psk. Dilek,” Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin nedenlerinin; sağlık çalışanları ve hastalar arasında iletişim eksikliği, yüksek stres seviyesi, güvenlik önlemlerinin eksikliği gibi eksiklikler olduğu görülürken bir diğer yandan eğitimsizlik, düşük sosyo-ekonomik durum, psikolojik ve toplumsal sorunlar, güvenlik önlemlerinin yetersizliği de şiddeti arttırmaktadır” diye konuştu.

 

“Sağlık çalışanları psikolojik açıdan olumsuz yönde etkilenmektedir”

 

Uzm. Kln. Psk. Dilek, “Yaşanılan bu çeşit kötü tecrübelerin sağlık çalışanını psikolojik açıdan travmatize ettiği açıktır ve çalışanın düşük motivasyon ile işini yapmasına ve çevresine karşı tahammülünün azalmasına yol açmaktadır. Yapılan çalışmalar, sağlık çalışanların şiddet sonrasındaki duygu, düşünce, davranış ve tutumlarına yönelik sorgulamalarının olumsuz yönde değiştiği yönündedir” diye söyledi.

 

“Şiddetin nedeni ve çözümüne yönelik atılacak adımlar, farklı açılardan ele alınması gerekir”

 

Uzm. Kln. Psk. Dilek, “Sağlık çalışanlarının hasta ve yakınlarına sağlık hizmetini en iyi şekilde verebilmeleri için çalıştıkları ortamın sağlıklı ve güvenli olması önemlidir. Ayrıca sağlık çalışanı fiziksel ve ruhsal anlamda sağlıklı olabilirse, işini daha verimli yapabilecektir. Bu noktada, gelen hastalarla kurulan iletişimin daha özenli olması için çaba gösterilebilir, çalışan personel sayısı artırılabilir. 

 

Şiddetin bir sonucu olarak, sağlık çalışanlarının fiziksel ve ruhsal olarak olumsuz etkilenmesine, işgücünde azalmaya ve ekonomik kayıplara, sağlık kuruluşlarına yönelik güvensizliğin artmasına yol açmaktadır. Bu olumsuz durumun düzelebilmesi için işbirliği içinde hareket edebilmek ve bilinçlendirme çalışmalarında bulunmak oldukça önemlidir.

 

Şiddetin hiçbir alanda olmadığı, sağlık çalışanlarımızın kutsallığını her zaman hissettiğimiz, sağlık dolu günler diliyorum” diye sözlerini noktaladı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başarının Yolu Çok Kanallı Pazarlamadan Geçiyor

Tüketicilerin gelişen dijital kullanım alışkanlıkları markalar için omnichannel pazarlamayı zorunlu hale getiriyor

McKinsey&Company araştırmasına göre pandemi, tüm dünyada müşteri etkileşimlerinin dijitalleşmesini tam üç yıl hızlandırmıştı. Pandemi dönemi edinilen yeni dijital alışkanlıkları sürdüren geniş bir kitle için markalarla kendi istedikleri kanallardan iletişim kurmak büyük önem taşıyor. Globalde omnichannel pazarlama konusunda yirmi yıla yakındır hizmet sunan SmartMessage’ın CEO’su Oğuz Küçükbarak: “Çok kanallı pazarlama günümüzde ideal müşteri deneyimlerini oluşturmada en önemli faktör haline geldi. Markalar için başarının yolu her kanalda bulunmaktan ziyade kanallar arası bütüncül deneyimleri oluşturmaktan geçiyor” diyor.

 

Son kullanıcılar ile çeşitli kanallar üzerinden kurulan iletişimler özellikle dijital devrimden sonra çeşitlendi ve çok kanallı (omnichannel) yaklaşım ön plana çıktı. Önceleri ağırlıklı perakende dünyasında varlığını hissettiren bu strateji, özellikle dijital kanalların her sektörde yaygın bir şekilde kullanılması ile her endüstri için önemli bir başlık haline geldi. Günümüzde bir bankadan bir sosyal sorumluluk kuruluşuna, bir otomotiv firmasından bir eğitim kurumuna sayısız organizasyon, kitleleriyle en etkin iletişim için çok kanallı pazarlama stratejisini tercih ediyor.

 Konuyla ilgili Oğuz Küçükbarak, “Şu anda markaların son kullanıcılara dokunduğu kanallara baktığımızda zengin bir tablo karşımıza çıkıyor. E-posta, SMS/MMS, chatbot, push bildirimleri, sosyal medya, çağrı merkezi vb. dijital kanalları yanyana koyduğunuzda çok fazla noktadan iletişim söz konusu. Bu noktada iyi planlanmış ve kurgulanmış bir omnichannel pazarlama stratejisi olan kurumlar marka güvenirliği ve deneyim kalitesi açısından fark yaratıyor. Markaların kullandığı kanalları iyi yönetmesi yeterli olmuyor, müşteri profillerinin tekilleştirilerek deneyim bütünlüğünün sağlanması ve memnuniyeti artıran gerçek etmen olarak karşımıza çıkıyor” yorumunda bulunuyor.

Omnichannel pazarlama sadece dijitale etki etmiyor

Doğru uygulanan çok kanallı pazarlama stratejisi sadece dijital iletişimi değil fiziksel etkileşimi de pozitif yönde etkiliyor. Thinkwithgoogle’ın bir araştırmasına göre omnichannel strateji %80 oranında artımlı mağaza ziyaretine yol açıyor.  Pandemi döneminde iyice artan online alım fiziksel teslimat deneyim oranını Oğuz Küçükbarak şöyle yorumluyor: “Omnichannel stratejinin faydası sadece dijital kanallarda değil, fiziksel noktalarda da ön plana çıkıyor. Artık hayatımıza BOPIS yani online alışveriş yap teslimatı mağazada al gibi bir kavram da girdi. ResearchandMarkets.com’un öngörülerine göre 2027 itibariyle BOPIS pazarı globalde yıllık  yüzde 19.3 artış oranıyla 703.2 milyar dolarlık bir hacme ulaşacak. Bu pazarda da etkin olabilmenin yolu doğru omnichannel pazarlama stratejisinden geçiyor. Fiziksel dünya ile dijital dünya arasındaki iletişimlerin doğru kurgulanması, deneyimde oluşabilecek boşlukların önlenmesi ve merkeze tüketicinin alınması markaların üstünde durduğu noktalar arasında. Kurumlar artık müşterilerine her an ve noktada esneklik sağlamak durumunda. Tek bir kötü deneyimin bile müşteri tercihlerini değiştirdiği bir dönemdeyiz. Bu bağlamda tam anlamıyla son kullanıcıların isteklerine uyan iletişimlerin sürdürülmesi gerekiyor.”

Daha fazla kanal, daha fazla getiri ama…

Pazarlama teknolojileri dünyasında uzun yıllardır yapılan araştırmalarda üç veya daha fazla kanaldan kampanya sunan markaların tek kanal tercih edenlere göre daha yüksek müşteri etkileşimi ve satış hacmi yakaladığı ortaya koyuluyor. Yine de daha fazla kanalda yer almak başarı için yeterli bir unsur değil. Konuyla ilgili Oğuz Küçükbarak: “Değişik kanallar kullanarak müşteri sayısı ve satış hacmini yükseltmek güzel ama istikrarlı bir marka iletişimi ve kesintisiz deneyimler olmadan uzun vadede karlılık zorlaşıyor. Maliyet avantajı açısından var olan müşteriyi elde tutmanın yeni müşteri kazanımından daha avantajlı olduğu bir dönemdeyiz. Bunun yolu da iyi uygulama olan omnichannel stratejiden geçiyor. Müşterinizi daha iyi tanıyarak, onun istediği içerik ve kampanyaları yine onun istediği kanallardan sunarak sadakati artırma yönünde de avantaj sağlıyorsunuz. Kanallar arası kopuk iletişimlerle bunu başarmanız imkansız. Müşteri elde tutma ve hiper kişiselleştirilmiş deneyimler sunma adına çok kanallı pazarlama stratejileri önemini daha da artırarak sürdürüyor” diyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

GAMI Teknoloji CEO’su Gökhan Altın: GAMI Teknoloji’yi Venture Builder olarak yönetiyoruz

Web3 ve blokzincir alanlarında faaliyet gösteren teknoloji şirketi GAMI Teknoloji, Venture Builder yapısıyla girişim ekosisteminde yüksek verimliliği hedefliyor. 

Türkiye’nin Web3 ve blokzincir teknolojileri alanında öncü markası olarak gösterilen GAMI Teknoloji, büyüme hedefleri doğrultusunda ilerlemeye devam ediyor. Dünya çapında Web3 teknoloji ürünlerini kullanıma sunan ve teknoloji ihracatını sağlayan şirket, ürünün fikir aşamasından kullanıma sunulmasına kadar olan tüm süreçlerini üstleniyor. Web3 alanına odaklanan ilk Venture Builder olarak yola devam eden GAMI Teknoloji, GAMI World ana markası çatısı altında önemli projeler geliştirerek yeni bir vizyon ortaya çıkarmayı hedefliyor.

GAMI World bünyesinde bulunan ve alandaki eksiklikleri tamamlamak amacıyla hayata geçirilen blokzincir tabanlı kitlesel fonlama platformu GAMI Launch, NFT temelli sağlık uygulaması GAMI Move ve hem Web2 hem de Web3 şirketlerinin kullanabildiği pazarlama platformu Midle ile Venture Builder yapısına yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Kullanıcılar tüm platformlarda kullanılan GAMI World utility token ile önemli ayrıcalıklara sahip oluyor.

Ürünlerin tüm süreçleri ekip içinde yönetiliyor

Ürünlerin fikir aşaması ve geliştirilmesinden sonra meydana gelen tüm süreçler, GAMI Teknoloji’nin kendi iç kaynaklarıyla İstanbul’da bulunan ofisi üzerinden yönetiliyor. Teknoloji ve Web3 alanlarında geliştirilecek olan ürünlerin fikir üretimi, ürün geliştirme, pazarlama, hukuk, sosyal medya ve tüm tasarımsal süreçleri uzman bir ekip tarafından hayata geçiriliyor.

‘’Büyüme stratejilerimiz doğrultusunda yenilikçi çözümler üretmeye devam edeceğiz’’ 

GAMI’nin Venture Builder yapısıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan GAMI Teknoloji CEO’su Gökhan Altın, ‘’Teknoloji, blokzincir ve Web3 alanlarında ürettiğimiz teknolojilerle ve aldığımız yatırımlarla beraber önemli başarılar elde ettik. 2023 hedeflerimiz arasında elde ettiğimiz deneyimleri farklı alanlarla entegre ederek vizyonumuzu geliştirmek ve kullanıcılarımıza çeşitli noktalarda destek sağlamak bulunuyordu. Venture Builder olmamızın altındaki en büyük motivasyonumuz sektördeki eksiklikleri tespit ederek doğrudan bir şekilde tüm süreçleri GAMI Teknoloji bünyesinde, GAMI World çatı markası altında çözümleyebilecek olmamızdı. Web3 odaklı Venture Builder olarak emin adımlarla yolumuza devam edeceğiz.’’ dedi.

‘’Web3 alanındaki ilk Venture Builder olmanın gururunu yaşıyoruz’’

Şirketin Venture Builder yapısına ilişkin değerlendirmelerde bulunan GAMI Teknoloji COO’su Fatih Dinçel, ‘’GAMI Teknoloji olarak, Venture Builder yapılanmasıyla beraber Web3 alanındaki ürünlerin ilk aşamasından son aşamasına kadar olan süreci tamamen kendi bünyemizdeki ekip arkadaşlarımızla birlikte sürdürüyoruz. Projeleri üreten ve geliştiren ekip alanlarında uzman kişilerden oluşuyor. Bu alanda ülkemizdeki ilk Venture Builder olmanın gururunu yaşıyoruz. Gelecek dönem hedeflerimiz arasında küresel ölçekte adından sıkça söz ettiren bir Venture Builder olmak bulunuyor.’’ dedi.   

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

HUAWEI P60 Pro, TIPA DÜNYA ÖDÜLÜ’nü kazanarak 2023’ün En İyi Fotoğraf Çeken Akıllı Telefonu seçildi

HUAWEI’nin en yenilikçi amiral gemisi akıllı telefon HUAWEI P60 Pro, görüntüleme ve fotoğrafçılık alanında önde gelen otoritelerden biri olan TIPA (Technical Image Press Association) tarafından 2023’ün En İyi Fotoğraf Çeken Akıllı Telefonu ödülüne layık görüldü.

 

Huawei, kendini sürekli yeniliğe ve dijital dünyayı dünyadaki her kişiye, aileye ve kuruluşa getirmeye adadı. İnovasyon çıtasını yükseltmekten vazgeçmeyen Huawei, yeni nesil devrimsel görüntüleme ve estetik tasarım getiren fotoğrafçılık amiral gemisi HUAWEI P60 Pro ile mobil fotoğrafçılık alanında çığır açan bir adım daha attı.

 

2023’ün En İyi Fotoğraf Çeken Akıllı Telefonu

Efsanevi Huawei P Serisi, teknolojisinin merkezinde yenilikçi görüntüleme ile doğdu ve HUAWEI P60 Pro bu mirasın en iyi örneği. Yeni fotoğrafçılık amiral gemisi, fotoğrafçılık ve estetiğin mükemmel soyağacını miras alarak optik sistem ve estetik tasarımda bir başka atılım daha yapıyor. Yeni akıllı telefon, akıllı görüntüleme ve teknolojik estetiği mükemmel bir şekilde bütünleştiriyor, klasik HUAWEI P Serisi tasarım dilini yeniden yorumluyor ve mobil görüntüleme inovasyonunda sektörde öncü ilerlemeler sağlıyor.

Huawei, akıllı telefon görüntülemesinde defalarca yenilikler ve atılımlar getirdi. Devrim niteliğindeki mobil fotoğrafçılık ve teknolojik yenilik konusundaki bu gelişim bir kez daha ödüllendirildi. Dünya çapında çeşitli fotoğraf yayınlarından oluşan Teknik Görüntü Basın Birliği TIPA, HUAWEI P60 Pro’yu 2023’ün En İyi Fotoğraf Çeken Akıllı Telefon dalında TIPA DÜNYA ÖDÜLÜ ile onurlandırdı. Kararda, “Hem fotoğraf hem de video çekimi için yüksek kaliteli akıllı telefon kamerası arayanlar için çok yönlü bir yol arkadaşı” ifadesi yer aldı. TIPA WORLD AWARDS dünya çapında en çok rağbet gören fotoğraf ve görüntüleme ödülleri olarak kabul ediliyor. Bu ödüller hem sektördeki şirketleri ve ürünlerini tanıyıp onurlandırmakta hem de tüketicilerin satın alma kararlarında önemli bir ölçüt ve rehber görevi görüyor.

Yeni nesil fotoğrafçılık amiral gemisi akıllı telefon Avrupa’ya geliyor

HUAWEI P60 Pro, gün batımında, hava karardıktan sonra veya herhangi bir zamanda çekim yaparken, çeşitli mesafelerden en yüksek ayrıntıyı yakalamak isteyen tüm fotoğraf tutkunları için bir rüyanın gerçekleşmesi olabilir. Bu bahar Huawei, fotoğrafçılığı ve olağanüstü tasarımı seven herkes için yeni nesil, son teknoloji ürünü akıllı telefonunu Avrupa pazarına sunacak.  Yeni güçlü fotoğrafçılık akıllı telefonunun kullanılabilirliği 9 Mayıs 2023’teki lansman etkinliğinde kesinleşecek. Avrupalı tüketiciler, HUAWEI P60 Pro’nun yeniliklerini ürünün kendi pazarında piyasaya sürülmesinden birkaç hafta sonra keşfedecek.

9 Mayıs 2023 tarihine kadar Huawei Online Mağaza üzerindeki e-bültene abone olan kullanıcıları ayrıca sürpriz fırsatlar da bekliyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı