Aşağıdaki şiir Hicrânî’nin semavî kitap Kur’ân-ı Kerim’e bir methiyesidir. Bu şiir İstanbul’da yayınlanan aylık “Tarla” isimli derginin “Halk şiiri yarışması”na katılmış ve derece almıştır.
Ben bir dilber sevdim çok belden ince
Sarılıp gucmanın imkânı var mı ?
Kisvesi ibrişim, yüzünde peçe
Kaldırıp açmanın imkânı mı var ?
Nakkaş-ı billahtır zülfünün teli
El değmemiş yanakları möhreli
Yirmi sekiz toka yedi düğmeli
El verip açmanın imkânı var mı ?
Oturmuş hükmeder yakın ırağa
Katre katre bal akıyor dudağa
Siyah sürme çekmiş beyaz bukağa
Öpüp öpüşmenin imkânı mı var ?
Sordum ki aslını hûriden değil
Cesedinde cân yok bağda gül değil
Bir örük üstünde yüz on dört kâkül
Tarayıp örmenin imkânı mı var ?
Alı bin altı yüz altmış altı tam
Kolunda bilezik parmağı hatem
Kapısı Kevser’dir, burması Zemzem
Doldurup içmenin imkânı mı var ?
Batnında Cehennem, sadrında Cennet
Gönlünde zulmet var , kalbinde rahmet
Zâhire hüccettir, bâtına mir’at
Girip de geçmenin imkânı mı var ?
Bu ne güzel yâ Rab gülden beyazdır
Eltaf-ı kudrettir, kürre-i arzdır
Ne kadar meth etsem bu şâhı azdır
Dil rumuz açmanın imkânı mı var ?
Bahçe anda, selvi anda, bal anda
Bülbül anda, figân anda, gül anda
Perçem anda, zülüf anda, tel anda
Yanıp yanaşmanın imkânı mı var ?
Uzatmış zülfünü Hicrân gedaye
Bağlayıp gönlünü Farz-ı Âlâya
Kendisini sokmuş mermer kalaya
Girip konuşmanın imkânı mı var ?
Bayburtlu Hicrani