Mustafa Efendi’nin aslı (soyu) Arap yarım adasındadır. İslamı tebliği için Orta Asya’ya Gitmiş. Oradan da Ataları için Türk Cumhuriyetlerine gelmiştir. Daha sonra Bayburt’a gelmiş ve Buraya Yerleşmiştir.
Mustafa Efendinin Babası Molla Ömer Efendi Zahit Efendi Camisinde imamlık yapmıştır. Molla Ömer Efendinin Üç tane oğlu vardı . Kızları ise bilinmemekte. Üç oğlundan en büyükleri Mustafa Efendi ikincisi Hafız Hüseyin üçüncüsü Hasan Efendi idi.
Kitapsız Mustafa Efendinin doğumu 1850 Vefatı 1927 yılındadır. Kitapsız Mustafa Efendi 3 veyahut 4 evlilik yapmış , bu evliliklerinden bilinen 6 çocuk dünyaya gelmiştir. İsimleri ise şöyledir: Molla, Şakir, Ükaşe, Molla Mahmut, Ahmet, Naciye ve Saniha.
Kitapsız Mustafa Efendi talebelerinden Zeki Efendinin anlattığına göre; Kitapsız Mustafa Efendi Evliyaullahtandır ve Kırkların içinde yer almıştır, hatta üçlerede karışmış olduğu bilinmektedir. Mustafa Efendi insanların faydalanması için kitaplar yazmış fakat talebelerinin kitapları çoğaltması mümkün olmamıştır. Çoğu kaybolmuş , sadece Zeki Efendinin Elinde bulunan bir tanesi görülmüş oda ayet ve hadis tefsirleriyle ilgili kitaptır.
Kitapsız Mustafa Efendi manevi bazı halleri görülmüştür. Mustafa Efendinin Kitapsız adını o dönem ki hocası koymuştur. Mustafa Efendi 4 veyahut 5 yaşlarındayken medreseye gitmeye başlamıştır. Bir zaman sonra babası Molla Ömer’in bir misafiri gelir. Bu misafir Arap Şeyhi diye bilinen birisi, bu Arap Şeyhi Mustafa’nın ağzına üflemiş ve çocuk Mustafa bayılmış. Bir müddet sonra uyanır bu hal onda bir süre devam eder. Mustafa efendinin arkadaşları hocaya giderken bu bacalarda oyun oynar. Bir gün hocası bunu damda yakalar. Buna dersini öğrenmezsen seni cezalandırırım falakaya yatırırım der. Hoca medresede öğrettiği derslerden Mustafa Efendi hepsini cevaplar, hocası şaşırır. Mustafa da hocasına iki şey sorar hocası bilemez. Hocası ona sen bunları nerede öğrendin seni kitapsız seni der. Çocuklara bu kitapsız hoca olmuş bizim haberimiz yok der ve ondan sonra Mustafa Efendinin adı Kitapsız Hoca olarak kalır. Kitapsız Mustafa Efendi 1900’lü yıllarda Bayburt’un Gümüşsu köyüne Hoca olarak gelir ve burada 1927’ye kadar yaşar. Bu köyde vefat eder. Kabri Gümüşsu Köyündedir.
Kitapsız Mustafa Efendi Rus ve Ermeni işgalinden dolayı göç etmemiş Bayburt’ta kalmıştır. Kitapsız hocanın bazı manevi halleri görülmüştür. Örneğin bir ramazan günü teravih namazından sonra çocuklarına; “atı içeri almadınızmı ?” der onlarda; “unuttuk” derler. Mübarek hoca atı bizim bahçenini orada kurtlar yedi der ve giderler ki gerçekten kurtlar atı yemiştir.
Bir başka manevi hali ise şöyledir. Bir gün Kitapsız Hocanın kardeşinin oğlu yani yeğeni Mahmut 10-15 yaşlarındayken onu ziyarete gelir. Bir müddet istirahat ettikten sonra gitmek için izin ister. Kitapsız hocada bugün burda kal sabah gidersin der. Mevsim kıştır ve akşam yakındır, gitmek için ısrar edince hocada seni kurt yer fakat çocuk ısrar edince hoca peki git der. Çocuk akşam olmadan giderim der ve çocuk yola çıkar köyden şehire doğru biraz gittikten sonra arkasına bakar ki kurt geliyor. Mahmut korkmaya başlar ve derki keşke Efendimin sözünü tutsaydım. Korkudan bağırır ama sesi de çıkmaz. Daha sonra bakar ki 2 asker hemen kurdun arkasından geliyor. Mahmut rahatlar ve hemen hızlı bir şekilde şehre doğru yol alır. Sanki kurt onu takip ediyor askerlerde kurdu. Bir önüne bir arkaya baka baka gider ve şehre doğru yaklaşınca kurt dağa doğru gider. Kurt dağa doğru gitmiştir ama arkasına birde bakar ki askerlerde yok. Şaşırır ve eve gelir. Ertesi gün Kitapsız Hoca gelir Mahmudu görür ve derki; “Mahmut kurttan çok korktunmu”. Çocuk; “Evet sen bunu biliyormuydun” der ve şaşırır.
Bir başka örnekte şöyledir. Bir gün kardeşi Hafız Hüseyinle sohbet ederken (Hafız Hüseyin takvalı biridir, talebe okutur ,mescitte yatar mescitte kalkar) Hüseyin kardeşine; “sen hep sarhoşlarla arkadaşlık ediyorsun sana yakışmıyor o arkadaşları onları terk et.” der. Kitapsız Hocada; “sen git talebelerini okut benim işime karışma” der ve daha sonra oradan ayrılırlar. Gece olunca Hafız Hüseyin mescitte ibadet ettikten sonra yatar, uyur ve rüyasında öyle korkunç şeyler görür ki uykudan uyanır uyanmaz üzerine bile giyinmeden koşa koşa eve gider. Kitapsız Hoca ona kapıyı açar ve “bu ne hal Hafız” der. Hafız Hüseyin: ” Çok korkunç şeyler gördüm” der. Kitapsız Hocada: “o kadar korkacak ne var onlarda senin gibi insanlardı” deyince Hafız Hüseyin: “bunu sen yaptın ha, git kiminle arkadaşlık edersen et birdaha sana karışmam” der.
Kitapsız Hocanın küçük kardeşi Hasan Efendi Evliyay-ı Kiramdandır. Hasan Efendinin Doğumu 1860-1870 yılları arasındadır. Vefatı ise 1940’tır. İkisi arada bir manevi sohbetler yaparlarmış. Bir defasında şapka kanunu çıktığı dönemler Kitapsız Hoca kardeşine; Ben bu şapkayı takmam ama sen takacaksın der. Kitapsız Hoca şapka takmadan ahirete göçer ve kardeşi Hasan Efendi mecburen şapka takar.
Hasan Efendinin hayatı Bayburt’un Zahit Efendi Mahallesinde geçmiş ve orada vefat etmiştir. Türbesi Zahit Mahallesi mezarlığındadır. Hasan Efendininde manevi halleri görülmüştür ve bilenler vardır. Oda kırkların içinde yer almış ve insanlara manevi hizmetlerde bulunmuş birisidir. Kitapsız Hoca Efendi birde kardeşi Hasan Efendinin Hızırlık görevi yaptığını söylemiştir.
Daha çok şeyleri var ama bu kadarıyla yetinelim. Acizane bu bilgileri yazdık ki bu mübarek insanlar unutulmasınlar ve hayatta olanlarda onların maneviyatlarından feyz alsınlar. Belki biri çıkarda daha geniş araştırma yapıp insanların faydasına sunarlar inşallah.
Bu mübarek insanların hayatlarını kısaca bizlere yazdıran Cenab-ı Hakka sonsuz şükürler olsun. Cenab-ı Hak bizim kusurlarımızı bağışlasın. Peygamber Efendimizin (s.a.v) ve Evliyalarında şefaatlerine bizleri de nail eylesin.
Süleyman Variş – Bayburt Gümüşsu Köyü
Allah kabrini cennet bahçesi eylesin.bizletide kitapsız Mustafa sultanımızin himmetlerine nail eylesin
Bu yazıyı yazandan Allah razı olsun.sik sık Mehmet Emin tokadı hazretleri eserlerine adı geçtiği için merak edip googlede aramiştim.