1. Bayburt Manşet
  2. Efsaneler
  3. Burdur Efsaneleri

Burdur Efsaneleri

Burdur iline ait Burdur Salda Gölü Efsanesi ve Tekelioğlu Efsanesi mevcuttur.

Burdur Efsaneleri
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Burdur iline ait Burdur Salda Gölü Efsanesi ve Tekelioğlu Efsanesi mevcuttur.

Burdur Salda Gölü Efsanesi

Rengini topraktan,
Gökyüzünden ve sudan
Alan doğa harikası
Güzeller güzeli bir göldür
Dünyanın ikinci temiz suyu,
Mars ile örtüşür toprak yapısı
Türkiye’nin ikinci derin gölü Salda
Yaşıyor dipdiri efsânede, masalda…

Kahveci Osman Usta şöyle diyor;

Yağmurla karışık fırtınalı bir gündü,
Gün değil sanki, göklerin bizim gölle
Bizim gölle yaptığı, oynaştığı düğündü
Düğümdü belki de bilemedik,
Bilemedik sığındık bir kuytuya
Kuytudan korkularla bakıyorduk Salda’ya…

Salda’ya göklerin yedinci katından yağmur durmaksızın
Durmaksızın o kadar uzun zaman yağdı
Yağdı..
…Yağdı…
…Yağdı ha yağdı…
Yağdı tepelerden aşağıya, oluştu seller
Seller ki önüne katıp her şeyi
Her şeyi alıp, sürükleyip getirmişti,
Getirmişti kökünden söküp ağaçları,
Ağaçlar, kütükler, taşlar, kayalar, ne varsa
Ne varsa yamaçlardan ortasına gölün
Gölün en karanlık noktasına çekiyordu,
Çekiyordu, yutuyordu her şeyi girdap,

Girdap bu işte, bu yüzden hep
Hep gölün ortası karanlıktır zaten,
Zaten kimse bilmez Salda’nın
Salda’ nın yuttukları gider nereye? Çıkmaz,
Çıkamaz asla dışarı bir daha…

*
Gölün kıyısında su ateş,
Hamam suyu sanki
Fakat ilerledikçe
Tam tersi buz kesmede
…Söylenen o ki,
….İki adım soğuk,
…..İki adım sıcak…
Bazı gecelerde uğultuyla göl kıyısı
Uyanır, uyumaz; kıvranır sabaha kadar
Ortada insan eseri ne bir yapı, ne bir makine,
Yok… Yok ki yok…
Çok yüksekden çağıl çağıl akan bir şelale
Uğuldayan bir ses, uyutmaz ki göğü, yeri
Neyin nesidir bu, uyandırır seherleri…

*
Dev sazan balıklarından bahseder kimi
Kimisi “bir adam boyunda” der ekler
Duyan çok ama dev sazanları
Görene de henüz rastlanmadı,
Koyu maviden bu yana
Bu yana asla gelmezler,
Yakalamak için
Açılmak gerek
Sandalla
Salda’ya…

Basmamış Mars’a insan ayağı,
Aynen öyle anlatırlar işte:

İnmemiş, inememiş,
….Dalamamış Salda’ya
….Dipte geçit vermez ağaç kökleri
……Yüzlerce metre aşağıda
……Ve kutup soğuğu buz
Su canlı, su diri, su aşk
Öylesine şahane…
……Su var suyun içinde
…….Sulara efsâne…
Mustafa Ceylan

Tekelioğlu Efsanesi

Yiğit Tekelioğlu, Burdur Beylerinden birinin güzel kızına gönlünü kaptırır. kızı ister:
– Biz, başıbozuk zeybek takımına kız vermeyiz, gitsin kismetini baska yerden arasın, derler.
Bu sözler, Burdur yaylalarının korkusuz mert zeybeği Tekelioğlu’nun gururunu incitir, gönlünü yaralar. Üstelik bey kızı da kendisini sevmektedir. Bu umutsuz aşk, böyle sürüp giderken, bir haber ulaşır Tekelioğlu’na. Bey kızı, komşu beylerden birine verilmiş, Burdur’da anlı – şanlı düğünler yapılmakta. Tekelioğlu can evinden vurulur. Üç-beş arkadaşıyla birlikte, düğün alayının geçeceği yolda pusu kurar. Alay, bulunduğu yere yaklaşır yaklaşmaz, yayından fırlayan ok gibi, atına atlar, kalabalığa dalar, gelini atından alır, terkisine bindirerek dört nal sürer. şaşkına dönen alayın koruyucuları az sonra Tekelioğlu’nun peşine düşerler. Burdur gölü yakınlarında yaman bir çarpışma olur. Tekelioğlu’nun adamları birer birer yakalanırlar. Tekelioğlu bakar ki kurtuluş yok, önü göl, ardı beyin adamlarıyla sarılmış, terkisindeki geline seslenir:

– Kurtuluş umudu kalmadı. İn aşağı canını kurtar.

kız cevap verir:

– Tanrı bana bir can verdi, onu da sana adadım. Beni senden ölüm ayırır ancak.

Tekelioğlu ısrar eder, kız kararından dönmez. Çaresiz kalan Tekelioğlu, bunun üzerine sürer atını göle. Burdur gölü, sessizce çeker bağrına onları. Az sonra, gölün köpüklü suları üzerinde bir telli duvak görünür. Başka şey görünmez.

Bu acı olay, yıllarca unutulmaz. Yürek yakan bir oyun havası, Tekelioğlu Zeybek Havası’ adıyla, düğünlerde dile gelir.

Tekelioğlu seslenir:

Alt yanım deniz de üst yanım balkan
Kır atın üstünde şavkıyor kalkan
Namert olsun beyler ölümden korkan
Tekelioğlu diye ünüm var benim.
Al-yesil kuşanmış ince beline
Kıymayın ağalar telli geline
Atımı dehledim Burdur gölüne
Tanrı’ya verecek canım var benim.
Her sabah dikilir bir sırlı gömlek
Ak üstüne al al benli şafaktan
Sabah kapı kapı haber vererek
Geçer adım adım her bir sokaktan.
‘Göl’ ince kıvraktır, ‘gül’ katmer, katme
Üzümler asmadan lezzeti emer.
Genç kızda bir çift göz yemyeşil güler,
Yemyeşil gözleri yeşil topraktan…