1. Bayburt Manşet
  2. Bayburt Haberleri
  3. Bayburt’un Gizli Tarihi, Arkeolojik Kazılar Işığında Keşfedilmeyi Bekleyen Sırlar Haberi

Bayburt’un Gizli Tarihi, Arkeolojik Kazılar Işığında Keşfedilmeyi Bekleyen Sırlar Haberi

Bayburt'un Gizli Tarihi, Arkeolojik Kazılar Işığında Keşfedilmeyi Bekleyen Sırlar Haberi
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bayburt’un Derinliklerindeki Tarih, Kaçak Kazılar Tehlike Saçıyor, Uzmanlardan Uyarı Haberi

Bayburt Tarih-Kültür ve Edebiyat Derneği (BAYDER), düzenlediği haftalık Kültür Sohbetleri’nde bu hafta önemli bir konuyu ele aldı: “Arkeolojik Veriler Işığında Bayburt”. Yüksek lisans mezunu arkeolog Uğur Dündar’ın sunumuyla gerçekleşen etkinlikte, Bayburt’un zengin arkeolojik potansiyeli ve bölgede yürütülen çalışmalar detaylı bir şekilde incelendi.

Dündar, Bayburt’un tarih öncesi dönemlerden itibaren insan yerleşimlerine ev sahipliği yaptığını vurgularken, bölgedeki arkeolojik araştırmaların yetersizliğine dikkat çekti. Yüzey araştırmalarında 40’ın üzerinde yerleşim yeri tespit edilmesine rağmen, yalnızca Bayburt Kalesi, Çiğdem Tepe Höyük ve Büyük Tepe Höyük’te kazı çalışmalarının yapıldığını belirtti. Bu durumun, Bayburt prehistoryası hakkında yeterli bilgiye ulaşılmasını engellediğini ifade etti.

Sunumda dikkat çeken noktalardan biri, Bayburt’un Kuzeydoğu Arkeolojisi’ndeki potansiyeli oldu. Dündar, Gez Alanı’nda bulunan obsidyen ve bazalttan yapılmış kesici aletlerin Alt ve Orta Paleolitik Çağ’a tarihlendiğini, Killiğin Mağarası’nda (Duduzar) bulunan mikrolit aletlerin ise Epi-Paleolitik Çağ’a (MÖ 15–12 bin) ait olduğunu söyledi. Bayburt’un sulak tarım arazileri sayesinde Neolitik Dönem köy toplulukları için uygun koşullar sunmasına rağmen, bu döneme ait henüz bir ize rastlanmamış olması da üzerinde durulan bir konu oldu. Bu dönemin gizeminin ancak kapsamlı arkeolojik çalışmalarla aydınlatılabileceği vurgulandı.

Arkeolog Dündar, Bayburt’ta Geç Kalkolitik Çağ’dan (MÖ 3500) itibaren kesintisiz bir yerleşim olduğunu, MÖ 3500-2000 yılları arasında Transkafkasya (Karaz) kültürünün etkilerinin görüldüğünü aktardı. Hitit kaynaklarında Bayburt ve çevresinin “Hayaşa-Azzi Ülkesi” olarak adlandırıldığını belirten Dündar, Yunan tarihçi Strabon’un bölgeye Urartu baş tanrısı Haldi’den gelen “Haldia/Khaldia” adını verdiğini, Ksenophon’un Anabasis adlı eserinde ise bölge halkından “Kaldeialılar” olarak bahsedildiğini söyledi. Strabon’un Bayburt için kullandığı “Sınır Ülkesi” anlamına gelen “Sinoria” ismine de değinen Dündar, günümüzde hala kullanılan “sinor” kelimesinin kökeninin 2500 yıl öncesine kadar uzanabileceğini ifade etti.

Kaçak kazıların bölgedeki arkeolojik alanlara verdiği zarara da dikkat çeken Dündar, kültürel miras bilincinin aşılanmasının önemini vurguladı. Bayburt’ta ödüllü müzeler bulunmasına rağmen, arkeoloji temalı bir müzenin açılmasının ve Bayburt Üniversitesi bünyesinde bilimsel bir ekibin kurulmasının bölge arkeolojisi için kritik öneme sahip olduğunu belirtti.

BAYDER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Okutmuş, Uğur Dündar’a sunumu için teşekkür ederek bir teşekkür belgesi takdim etti. Etkinlik, şiir dinletileri ve koro performanslarıyla devam etti.

Bayburt'un Gizli Tarihi, Arkeolojik Kazılar Işığında Keşfedilmeyi Bekleyen Sırlar Haberi
Bayburt'un Gizli Tarihi, Arkeolojik Kazılar Işığında Keşfedilmeyi Bekleyen Sırlar Haberi