Bayburt’ta 7 derneğin bir araya gelerek oluşturduğu Çoruh Nehri Platformu, hazırladığı ‘Değerlendirme ve Öneriler Raporu’nu yayınlandı.
Geçtiğimiz aylarda Bayburt’ta ağırlanan uzmanların Çoruh Nehri’nde yapılan çalışmalardaki hatalar, mevcut yapılan alan ile yeni çalışma planlanan alana dair görüşleri içeren 88 sayfalık rapor, konuyla ilgili tüm kamu kurumlarına gönderildi.
Bayburt Bilgi Paylaşım ve Proje Üretim Derneği (BAYPROJE), Bayburt Bilim Eğitim ve Kültür Derneği (BEKDER), Bayburt Gazeteciler Cemiyeti, Bayburt Tarih-Kültür ve Edebiyat Derneği (BAYDER), Bayburtlu Kadınlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Türk Eczacılar Birliği Bayburt Temsilciliği, Kenan Yavuz Etnoğrafya Müzesi’nin birlikteliği ile kurulan Çoruh Nehri Platformu’nun hazırladığı raporda, Prof. Dr. Tahir Atıcı, Prof. Dr. Ergin Hamzaoğlu, Prof. Dr. Mehmet Kocabaş, Prof. Dr. Şükrü Nişancı, Prof.Dr. Cenap Sancar, Doç. Dr. Oğuz Kurtoğlu, Doç. Dr. Arzu Fırat Ersoy, Prof. Dr. Hasan Yılmaz, Dr. Öğretim Üyesi Tarkan Yorulmaz, Mimar Asuman Uz ve Tasarımcı-Yazar Ahmet Çağıldak’ın tespit ve önerileri yer alıyor.
Çoruh Nehri Platformu Koordinatörü Prof. Rıfat Yıldız tarafından paylaşılan rapordan önemli bölümler şöyle:
Genel Olarak
1- Çoruh havzası, Türkiye’nin ekolojik (çevre bilimsel) açıdan en kıymetli bölgelerinden biridir. Çoruh çok sayıdaki vadileri içinde, ender bitki ve hayvan türlerini barındırır.
2- Bayburt, Çoruh nehri boyunca tepeler arasına kurulmuş, özgün topoğrafyasıyla öne çıkan bir kenttir. Kentin makro-formunu belirleyici olan Çoruh nehri, şehrin en önemli omurgalarındandır.
3- Nehirler, içinden geçtikleri kente bir kimlik ve değer katarlar. Çoruh nehri Bayburt’un en önemli kimliğidir.
4- Kentin mekân kurgusunda önemli yer tutan Çoruh Nehri ve kent siluetinde önemli bir öğe olan Bayburt Kalesi, yoğun yapılaşma ile olumsuz yönde biçim değiştirmektedir.
5- Bayburt’ta özellikle nehir kenarındaki yapılaşma, Türkiye’nin çok az yerinde görebileceğimiz kadar çarpıktır.
6- Bayburt’un mevcut haliyle Saat kulesinden, Cumhuriyet Caddesi güzergâhını takip ederek Erzurum Köprüsüne kadar yürüyen birini, az ötede şahane bir nehir olduğuna inandırmak güçtür.
7- Akarsu ve çevresinin, yaşam alanıyla bütünleşik bir şekilde tasarlanması gerekir.
8- Irmaklar, kendi yapılarında canlı cansız bir sistemi taşırken bağlantılı oldukları kıyı ve yakın noktalarda habitatlar (yaşam alanları) barındırırlar.
9- Çoruh nehri, Dünya Doğa Koruma Fonu (WWF) ve Uluslararası Koruma birlikleri tarafından Biyolojik çeşitlilik sıcak noktası olarak kabul edilmektedir.
10- Şehirlerde insan yerleşimleri genişleyip, yoğunlaştıkça, nehirler daha fazla baskı altına girmekte ve doğal yapılarını yitirmektedirler.
11- Bu nedenlerle; Bayburt’ta Çoruh’un yatağında, yakın çevresinde ve içinden geçtiği şehirde yapılması düşünülen düzenleme, planlama ve uygulamaların bütüncül bir biçimde ele alınmasının, ortak aklın eseri olmasının bir zorunluk olduğu anlaşılmaktadır.
Birinci Etap Rehabilitasyon Uygulamalarının Hataları
1- Birinci etapta inşa edilmiş olan alan, akarsu yatağından daha çok bir “sulama kanalı” görünümündedir.
2- Nehrin her iki taraftan beton içine alınmasıyla ekolojik koridor ortadan kaldırılmış, su kıyısı doğal bitki örtüsü yok edilmiştir.
3- Dolayısıyla su canlılarının yaşama ve üreme ortamları tahrip edilmiş, su ekosisteminin devamlılığı sekteye uğratılmıştır.
4- Nehir dar bir kanala alındığından suyun kapladığı alan yüzey azalmış, doğallık bozulmuştur.
5- Su ile mekânı kullananların teması ortadan kalkmış, suya erişim zorlaştırılmıştır.
6- Nehir yatağı tahrip edilmiş ve yaklaşık iki metre aşağı seviyeye indirilmiştir. Kanal yanlarında sağlı sollu yapılan yürüyüş yolu benzeri alanlar, yine üst yol seviyesinden 3 metre kadar aşağıdadır. Bunun sonucunda nehir, toplamda yaklaşık 5 metre kadar yoldan aşağıda kalmış ve maalesef görünürlüğü yok edilmiştir. Dolayısıyla doğal yapı yok edilerek nehir kentten koparılmıştır.
7- Bu proje, sadece statik hesapların gözetildiği, içinde tarih, insan, hatıra, estetik ve hatta tabiatın canlı unsurlarının gözetilmediği, kelimenin tam anlamıyla antibiyo (yaşam karşıtı) bir mühendislik tasarımıdır.
8- Akarsu yatağının doğal yapısı bozulduğundan, tabanda yaşayan sucul omurgasızlar için hiçbir yaşama ortamı kalmadığı görülmüştür.
9- Uzmanlar heyeti, Çoruh nehrini ıslah ederken doğal dokunun, canlı yaşamının ve insanla ilişkinin tamamen tahrip edildiği konusunda fikir birliğine varmışlardır.
10- Yan duvarlarında kullanılan kaplama taşlarının kış aylarında ve erken baharda donma/çözülme ile zarar görme olasılığı yüksek gözükmektedir.
11- Oluşturulmaya çalışılan anfi alanı ile suyun görünürlüğü sağlanamamıştır. Anfi gerekli standartlardan uzak ve kullanışsızdır.
12- Alanda su sporlarına yönelik herhangi bir rekreasyonel faaliyet (olta balıkçılığı, kano vb) gerçekleştirme imkânı bulunmamaktadır.
Birinci Etap Uygulamalarının İyileştirilme Önerileri
1- Yapılmış olan beton alanlar kırılarak doğal haline dönüştürülemeyeceğine göre, yapıda ciddi düzeltmeler yapmak gerekmektedir.
2- Birinci etap uygulama alanının monoton yapısını düzeltmeye yönelik önlemler alınmalıdır. Suya hareketlilik ve görsellik sağlayacak, başta balık olmak üzere su canlılarına yaşam hakkı verecek küçük set ve şelaleler oluşturulmalıdır.
3- Kanalın sağ tarafı ( akıntıya göre) bazı müdahalelerle asimetrik hale getirilmelidir.
4- Kanaldaki su, sağ ve soldaki taşkın yollarına aktarılmak suretiyle, akarsu yüzeyi genişletilmelidir. (Taşkın yolları yaz sezonunda zaten gezinti mekânı olarak kullanılamaz. Çünkü güneş ışınlarına maruz kalan beton, ısınacak ve o sahada insanların yürümesine imkân vermeyecektir.)
5- Bu beton zemin üzerinde akış istikametine uygun biçimde küçük beton korunaklar, cepler oluşturularak canlılara yaşam alanları oluşturulmalıdır.
6- Yapılan alanda bir ekosistem oluşması için, akarsu yatağındaki betonlaştırılmış alanlar yer yer kırılarak buralara taşkında sürüklenmeyecek büyük kayalar yerleştirilmelidir. Böylece su canlıları ve bitkiler için alan kazanılmalıdır.
7- Kanalın sağ tarafından insanların ve hayvanların suya ulaşacakları suya iniş mekânları oluşturulmalıdır. (Bunlara ait çok sayıda örnek görsel raporlar içinde mevcuttur.)
8- Suyun akışı yönünde yapay menderesler oluşturulması da sucul canlılar için yaşam alanı imkânı sağlayacaktır.
9- Keza kanal haline getirilen ve betonlaştırılan bölgede doğal taşlarla zemin oluşturulması yararlı olacaktır.
İkinci Etapla İlgili Durum Tespiti
1- Birinci etabın tamamlandığı noktadan (müftülük karşısındaki yeşil köprü) Kaleardı Köprüsüne kadar olan güzergâh iki bölümde ele alınmak gerekir.
2- Bent köprüsüne kadar olan bölüm iki yandan taşkın duvarları ile korunmuş ve genellikle canlıların su ile temasına engel olacak şekilde dizayn edilmiştir. Her ne kadar su akışı istikametinde sağ tarafındaki bazı bölümler doğal haline bırakılmış olmakla birlikte, ağırlıklı olarak taşkın duvarları hakimdir.
3- Suyun zemininde ve duvarlarda herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır.
4- Nehir üzerindeki toplam 10 köprü mimari bir insicamdan yoksun olup estetik özelliklere sahip değildir. Bu bölümde çok sayıda atık suyun Çoruh’ deşarj edildiği görülmüştür.
5- Nehir’in iki tarafında sıralanmış olan lokanta, kahvehane ve benzeri iş yerlerinin görüntüsü de estetik anlayıştan uzaktır.
6- Bu bölüm az da olsa canlıların yuva yapabileceği su içi ve su kıyısı barınma alanlarına sahiptir.
7- Mevcut taşkın koruma yan duvarları soğuk ve yapay bir görünüme sahip olup kent ile uyumu zayıftır.
8- Kentin ana aksları, meydan ve özellikle Kale ve çevresiyle su ilişkisi bütüncül değildir.
9- Nehrin görünürlüğünü genellikle binalar baskı altına almıştır.
10- Bent köprüsünden Kaleardı köprüsüne kadar olan bölümde ise, Nehir yeniden doğal yapısına ve ekolojik kıyı özelliğine kavuşmaktadır. Ekosistem bütünlüğü mevcuttur.
11- Bayburt kalesi ile Nehir alanı, yüksek derecede doğal ve kültürel peyzaj değerleri içermektedir.
12- Bu bölüm, güzergâh kısa olsa da, akarsu sporları için de önemli potansiyele sahiptir.
İkinci Etap ve Şehir Mimarisi İçin Öneriler
1- Öyle anlaşılmaktadır ki, ikinci etap ıslah çalışmaları birinci etaba nazaran çok daha küçük bütçelerle ve süratli bir biçimde tamamlanabilir.
2- Bu bölümde sağ ve sol taşkın duvarlarının dipleri ve nehir yatağı doğal taşlarla doldurularak hem suyun görünürlüğü ve hem de sucul canlıların yaşama alanları zenginleştirilebilir (Örnek görseller ve çizimler raporlarda mevcuttur).
3- Mevcut taşkın duvarları, çevreye uygun ve özel bitkilerle yeşillendirilmelidir.
4- Yapılaşmamış uygun kesimlerde ( Şehir Nusret Parkı karşısındaki alan gibi…), nehir kıyısı peyzajı uygulanarak insan, bitki ve hayvanların su ile buluşması sağlanmalıdır (Örnek görseller ve çizimler raporlarda mevcuttur).
5- Nehir’in sağ ve sol kıyısındaki park ve işyerlerinin estetik ve uyumlu bir şekilde düzenlenmesi zorunludur.
6- Birçok noktadan Nehre bırakılan atık suların süratle önlenmesi gerekir.
7- Bent köprüsünden Kaleardı köprüsüne kadar olan kısımda doğal yapıyı bozacak tüm fiziki yapılaşmalardan kaçınılmalıdır.
8- Suyun biyoklimatik konforundan yararlanacak, çevreye duyarlı rekreasyonel tesislere ve akarsu sporları ünitelerine yer verilmelidir.
9- Bayburt Kalesi ile Çoruh’un buluştuğu kesimde kale tarafında yayaların erişimi için ahşap yürüme yolları yapılmalıdır.
10- Eski değirmene yakın noktadaki boruların çirkin görüntüsü ortadan kaldırılmalıdır.
Son Söz
1- Yukardan beri orta koyduğumuz tespitler ve önerilerden anlaşılmaktadır ki; birinci etapla ilgili küçük dokunuşlarla önemli ölçüde iyileştirmeler yapılabilir. Öte yandan ikinci etap çalışmaları ise, bu görüşler çerçevesinde çok daha düşük maliyetlerle gerçekleştirilebilir.
2- Çoruh Nehri’nin kente girişinden çıkışına kadar olan güzergâh boyunca kent ile bütüncül bir şekilde ele alınmalıdır. Bu çerçevede bir planlama yaklaşımına ihtiyaç vardır.
3- Çoruh Nehri ile ilgili yapılacak rehabilitasyon çalışmalarında dünyadaki benzer örneklerden yararlanılmalıdır.
4- Nehrin kıyısındaki yapılaşma durdurulmalı, insanların su ile buluşabilecekleri alanlar oluşturulmalıdır.
5- Kent ölçeğinde, Kale ve Çoruh Nehri’nin odağında olduğu bir vizyonla, kentin tekrar nazım imar planı ve uygulama imar planlarının revize edilmesi gerekir.
6- Bayburt’un tarihi, kültürel ve doğal varlık değerleri dikkate alınarak, sivil mimari yapılar ve anıtsal yapıları ön plana çıkaracak koruma amaçlı imar planlarının hazırlanması zorunludur. Bu istikametteki çalışmaların ve kararların mutlaka stratejik bir bakışla ele alınarak planlanması, projelendirilmesi ve ortak aklın eseri olması gerekir.